Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Tevbe) 9:84

Ve salla52 edilmez onlardan ölen birine; ebediyen/ilelebet; ve kıyam143 etme onun kabrinde; doğrusu onlar kâfirlik25 ettiler Allah'a ve resûlüne onun; ve öldüler; ve onlar fasıklar38 (olarak).

-52-

52Hedeflenen şeye yüz çevirmemek, ilgisiz kalmamak, kale almak, umursamak, kayıtsız kalmamak, mühimsemek, tepkisiz kalmayarak üzerine titremek, hedefi akıl/fikir kılavuzluğunda takip etmek

-143-

143Yaratılış özelliğinin dikilmesi/ayağa kalkması; bir amaç için ayaklanması/hareketlenmesi.

-25-

25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.  

-38-

38Sapkın, doğru yoldan çıkan.

*Yüz çevirmemek, ilgisiz kalmamak, kale almak, umursamak, kayıtsız kalmamak, mühimsemek, tepkisiz kalmayarak üzerine titremek.

(Tevbe) 9:84

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

ve la

ve

وَلَا

-

2

tusalli

salla edilmez

تُصَلِّ

صلو

3

ala

عَلَىٰ

-

4

ehadin

birine

أَحَدٍ

احد

5

minhum

onlardan

مِنْهُمْ

-

6

mate

ölen

مَاتَ

موت

7

ebeden

ebediyen/ilelebet

أَبَدًا

ابد

8

ve la

ve

وَلَا

-

9

tekum

dikelme/kıyam etme/ayakta durma/dikleşme

تَقُمْ

قوم

10

ala

عَلَىٰ

-

11

kabrihi

onun kabrinde

قَبْرِهِ

قبر

12

innehum

doğrusu onlar

إِنَّهُمْ

-

13

keferu

kâfirlik ettiler

كَفَرُوا

كفر

14

billahi

Allah'a

بِاللَّهِ

-

15

ve rasulihi

ve resulüne/elçisine onun

وَرَسُولِهِ

رسل

16

ve matu

ve öldüler

وَمَاتُوا

موت

17

vehum

ve onlar

وَهُمْ

-

18

fasikune

fasıklar

فَاسِقُونَ

فسق

1319|9|84|وَلَا تُصَلِّ عَلَىٰٓ أَحَدٍ مِّنْهُم مَّاتَ أَبَدًا وَلَا تَقُمْ عَلَىٰ قَبْرِهِۦٓ إِنَّهُمْ كَفَرُوا۟ بِٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَمَاتُوا۟ وَهُمْ فَٰسِقُونَ
84. Ve lâ tusalli alâ ehadin minhum mâte ebeden ve lâ tekum alâ kabrih(kabrihi), innehum keferû billâhi ve resûlihî ve mâtû ve hum fâsikûn (fâsikûne).