Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Tevbe) 9:5

Öyle ki sonlandığı zaman haram aylar34; öyleyse katledin35 müşrikleri36 her nerede buldunuz onları; ve tutun/alın onları; ve kuşatın/sınırlayın onları; ve oturup bekleyin onları her bir rasat yerinde/gözlem yerinde; öyle ki eğer tevbe33 ettilerse; ve diktilerse/ayağa kaldırdılarsa salâtı5; ve verdilerse zekâtı10; öyle ki serbest bırakın yollarını onların; doğrusu Allah Gafûr'dur20; Rahîm'dir2.

-34-

34Kur'an'ın indiği dönemde o bölgede yaşayan insanların belirlemiş olduğu bir kural/antlaşma. Savaşmanın haram olduğu 4 ay.

-35-

35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.

-36-

36Şirk koşan. Şirk; ortaklaştırmak, ortak etmek. Yüce Allah hükmü (Kur'an) ile birlikte O'nun astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kutsal kitapların astından dinde hüküm koyucular edinmek. Kur'an'ın dışında dinde kitaplar edinmek.

-33-

33Dönmek, vazgeçmek.

-5-

5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).

-10-

10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür. 

-20-

20Bağışlayan.

-2-

2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.


(Tevbe) 9:5

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

feiza

öyle ki o zaman

فَإِذَا

-

2

nseleha

sonlandığında

انْسَلَخَ

سلخ

3

l-eşhuru

aylar

الْأَشْهُرُ

شهر

4

l-hurumu

haram

الْحُرُمُ

حرم

5

fektulu

öyle ki katledin

فَاقْتُلُوا

قتل

6

l-muşrikine

müşrikleri

الْمُشْرِكِينَ

شرك

7

haysu

her nerede

حَيْثُ

حيث

8

vecedtumuhum

buldunuz onları

وَجَدْتُمُوهُمْ

وجد

9

ve huzuhum

ve tutun/alın

وَخُذُوهُمْ

اخذ

10

vehsuruhum

ve kuşatın/sınırlayın onları

وَاحْصُرُوهُمْ

حصر

11

vek'udu

ve oturup bekleyin

وَاقْعُدُوا

قعد

12

lehum

onları

لَهُمْ

-

13

kulle

her bir

كُلَّ

كلل

14

mersadin

rasat yerinde/gözlem yerinde

مَرْصَدٍ

رصد

15

fein

öyle ki eğer

فَإِنْ

-

16

tabu

tevbe ettilerse

تَابُوا

توب

17

ve ekamu

ve diktilerse/ayağa kaldırdılarsa

وَأَقَامُوا

قوم

18

s-salate

salatı

الصَّلَاةَ

صلو

19

ve atevu

ve verdilerse

وَاتَوُا

اتي

20

z-zekate

zekâtı

الزَّكَاةَ

زكو

21

fehallu

öyle ki serbest bırakın

فَخَلُّوا

خلو

22

sebilehum

yollarını onların

سَبِيلَهُمْ

سبل

23

inne

doğrusu

إِنَّ

-

24

llahe

Allah

اللَّهَ

-

25

gafurun

gafûrdur

غَفُورٌ

غفر

26

rahimun

rahîmdir.

رَحِيمٌ

رحم

1240|9|5|فَإِذَا ٱنسَلَخَ ٱلْأَشْهُرُ ٱلْحُرُمُ فَٱقْتُلُوا۟ ٱلْمُشْرِكِينَ حَيْثُ وَجَدتُّمُوهُمْ وَخُذُوهُمْ وَٱحْصُرُوهُمْ وَٱقْعُدُوا۟ لَهُمْ كُلَّ مَرْصَدٍ فَإِن تَابُوا۟ وَأَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُا۟ ٱلزَّكَوٰةَ فَخَلُّوا۟ سَبِيلَهُمْ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
5. Fe izenselehal eşhurul hurumu faktulûl muşrikîne haysu vecedtumûhum ve huzûhum vahsurûhum vak’udû lehum kulle marsad (marsadin), fe in tâbû ve ekâmûs salâte ve âtûz zekâte fe hallû sebîlehum, innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).