Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Tevbe) 9:11

Öyle ki eğer tevbe33 ettilerse; ve ikame572 ettilerse salâtı154; ve verdilerse zekâtı10; öyle ki kardeşlerdir753 sizlere dinde*; ve detaylı açıklarız ayetleri454; bilir bir kavim/toplum için.

-33-

33Dönmek, vazgeçmek.

-572-572Ayağa kaldırmak, dikmek, kaldırıp devam ettirmek, ortaya koymak, meydana çıkarmak, ayakta tutmak. -154-

154Toplumunu yöneldiği, takip ettiği amaç ve hedeflere salât etme. Salâtlarını bilmiş olan göçmen kuşlar gibi toplumla aynı istikamete doğru uçma.

-10-

10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür. 

-753-

754Biyolojik kardeşlikten mutlak olarak farklı bir kavramdır. Yüce Allah aileye dahil edilen yetimleri kardeşler olarak nitelemekte ve bu kimselerle nikâhlanmayı yasaklamaktadır. Yetim aileye karışmışsa o yetim ailenin kardeşi olur. Ancak Yüce Allah bazı ayetlerde din kardeşliğine vurgu yapmaktadır. Bu da mutlak ki bizlerin ayetleri takip edebilmemiz için işaretlerdir. Din kardeşliği din konusunda kardeş olmak, aile olmaktır.  

-454-454Sadece kutsal kitaplarda bulunan Yüce Allah'ın hükümleri, kelamı.  
*İslam'da. Sadece kutsal kitaplar, sadece Kur'an diyen dinde.
(Tevbe) 9:11

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

fein

öyle ki eğer

فَإِنْ

-

2

tabu

tevbe ettilerse

تَابُوا

توب

3

ve ekamu

ve diktilerse/ayağa kaldırdılarsa

وَأَقَامُوا

قوم

4

s-salate

salatı

الصَّلَاةَ

صلو

5

ve atevu

ve verdilerse

وَاتَوُا

اتي

6

z-zekate

zekâtı

الزَّكَاةَ

زكو

7

feihvanukum

öyle ki kardeşlerdir sizlere

فَإِخْوَانُكُمْ

اخو

8

fi

فِي

-

9

d-dini

dinde

الدِّينِ

دين

10

ve nufessilu

ve detaylı açıklarız

وَنُفَصِّلُ

فصل

11

l-ayati

ayetleri

الْايَاتِ

ايي

12

likavmin

bir kavim için

لِقَوْمٍ

قوم

13

yea'lemune

bilirler

يَعْلَمُونَ

علم


1246|9|11|فَإِن تَابُوا۟ وَأَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُا۟ ٱلزَّكَوٰةَ فَإِخْوَٰنُكُمْ فِى ٱلدِّينِ وَنُفَصِّلُ ٱلْءَايَٰتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
11. Fe in tâbû ve ekâmus salâte ve âtuz zekâte fe ıhvânukum fîd dîn (dîni), ve nufassılul âyâti li kavmin ya’lemûn(ya’lemûne).