Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Enfâl) 8:36
Doğrusu kâfirlik25 etmiş kimseler infak6 ederler mallarını geri çevirmek/döndürmek için Allah yolundan336; öyle ki infak6 edecekler onu*; sonra olur* üzerlerine bir hüsran; sonra yenilgiye uğratılırlar; ve kâfirlik25 etmiş kimseler cehenneme doğru haşredilirler.
-25-

25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.  

-6-

6Affedilen, gönülden kopan, temiz ve güzel şeylerden ihtiyaç sahipleri için harcama.  

-336-336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri.
*İnfak ettikleri.
null
(Enfâl) 8:36

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

inne

Doğrusu

إِنَّ

-

2

ellezine

kimseler

الَّذِينَ

-

3

keferu

kâfirlik etmiş

كَفَرُوا

كفر

4

yunfikune

infak ederler

يُنْفِقُونَ

نفق

5

emvalehum

mallarını

أَمْوَالَهُمْ

مول

6

liyesuddu

geri çevirmek/döndürmek için

لِيَصُدُّوا

صدد

7

an

 

عَنْ

-

8

sebili

yolundan

سَبِيلِ

سبل

9

llahi

Allah

اللَّهِ

-

10

feseyunfikuneha

öyle ki infak edecekler onu

فَسَيُنْفِقُونَهَا

نفق

11

summe

sonra

ثُمَّ

-

12

tekunu

olur

تَكُونُ

كون

13

aleyhim

üzerlerine

عَلَيْهِمْ

-

14

hasraten

bir hasret

حَسْرَةً

حسر

15

summe

sonra

ثُمَّ

-

16

yuglebune

yenilgiye uğratılırlar

يُغْلَبُونَ

غلب

17

vellezine

ve kimseler

وَالَّذِينَ

-

18

keferu

kâfirlik etmiş

كَفَرُوا

كفر

19

ila

doğru

إِلَىٰ

-

20

cehenneme

cehenneme

جَهَنَّمَ

-

21

yuhşerune

haşredilirler

يُحْشَرُونَ

حشر


1196|8|36|إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ يُنفِقُونَ أَمْوَٰلَهُمْ لِيَصُدُّوا۟ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ إِلَىٰ جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ
36. İnnellezîne keferû yunfikûne emvâlehum li yesuddû an sebîlillâh(sebîlillâhi), fe seyunfikûnehâ summe tekûnu aleyhim hasreten summe yuglebûn(yuglebûne), vellezîne keferû ilâ cehenneme yuhşerûn(yuhşerûne).