Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(A'râf) 7:96
Ve şayet ki kentlerin ehli568 (olanlar) iman47 etselerdi ve takvalı21 olsalardı; öyle ki açardık üzerlerine bereketler gökten180 ve yerden; velakin fakat yalanladılar244; öyle ki tuttuk onları kazanır olduklarıyla.
-568-568Bir şeye üye olan, bir kümeye dahil olan insanlar grubu. Üye olunan şeye göre anlam genişler. Bir satranç kulübünün üyeleri satranç kulübünün ahalisi olur. Aile üyeleri, taraftar olan üyeler, bir siyasi partiye üye olan insanlaro partinin ahalisi olur. -47-

47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

-21-

21Sakınmak, çekinmek. Kur'an'da en çok Yüce Allah'ın hoşnut olmayacağı şeylerden, Kur'an'ın emir ve yasaklarını çiğnemekten sakınmayı, uzak durmayı işaret eder.

-180-

180Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Tekil olarak; Dünya atmosferi, diğer gezegenlerin atmosferi, galaksimiz içindeki bir nebula/bulutsu ya da evrenin kendisi işaret edilmiş olabilir. Gök kavramı ayetin işareti üzerinden okunmalıdır. 

-244-

244Yanıltmak, aldatmak, kandırmak, hakkında yalan söylemek, yanlış yönlendirmek, onaylamamak, inkâr etmek.

İşaret edilen şeyi inkâr etmemekle birlikte onun hakkında yanıltıcı, gerçek dışı uyduruk şeylere tabi olmak da tam olarak aynı kelimeyle işaret edilir.

null
(A'râf) 7:96

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

velev

ve şayet

وَلَوْ

-

2

enne

ki

أَنَّ

-

3

ehle

ehli

أَهْلَ

اهل

4

l-kura

kentlerin

الْقُرَىٰ

قري

5

amenu

iman etselerdi

امَنُوا

امن

6

vettekav

ve takvalı olsalardı

وَاتَّقَوْا

وقي

7

lefetehna

öyle ki açardık 

لَفَتَحْنَا

فتح

8

aleyhim

üzerlerine

عَلَيْهِمْ

-

9

berakatin

bereketler

بَرَكَاتٍ

برك

10

mine

 

مِنَ

-

11

s-semai

gökten

السَّمَاءِ

سمو

12

vel'erdi

ve yerden

وَالْأَرْضِ

ارض

13

velakin

velakin/fakat

وَلَٰكِنْ

-

14

kezzebu

yalanladılar

كَذَّبُوا

كذب

15

feehaznahum

öyle ki tuttuk onları

فَأَخَذْنَاهُمْ

اخذ

16

bima

 

بِمَا

-

17

kanu

olduklarıyla

كَانُوا

كون

18

yeksibune

kazanırlar

يَكْسِبُونَ

كسب

1050|7|96|وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ ٱلْقُرَىٰٓ ءَامَنُوا۟ وَٱتَّقَوْا۟ لَفَتَحْنَا عَلَيْهِم بَرَكَٰتٍ مِّنَ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ وَلَٰكِن كَذَّبُوا۟ فَأَخَذْنَٰهُم بِمَا كَانُوا۟ يَكْسِبُونَ
96. Ve lev enne ehlel kurâ âmenû vettekav le fetahnâ aleyhim berekâtin mines semâi vel ardı ve lâkin kezzebû fe ehaznâhum bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).