Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(A'râf) 7:86
Ve oturmayın her bir yola (ki) vaat edersiniz ve engelleyip çevirirsiniz Allah'ın yolundan336 onunla iman47 etmiş kimseyi; ve aranırsınız/bakınırsınız ona* bir eğrilik; ve zikredin78 biraz olduğunuz zamanı; öyle ki çoğalttı sizleri; ve bakın nasıl oldu akıbetleri** fesat265 çıkaranların.
-336-336Tek tanrıcı, monoteist inanç öğretisi yolu. Kutsal kitapların öğretilerinin yolu. Sadece Kur'an öğretileri. -47-

47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

-78-

78Hatırlatma, öğüt. Kur'an da bir zikirdir. Yüce Allah'ı ile bilinçlerimizin arşta yapmış olduğu antlaşmayı bizlere hatırlatır.

-265-

265Hak/gerçek olmadığı halde yalanla, yanlışla, hileyle, aldatmayla, manipülasyonla, yanlış yönlendirmeyle kargaşaya, karışıklığa neden olmak.

*Yüce Allah'ın ayetine. Kutsal kitaplarda bulunan ayetler.

**Ardından gelen durumları.

null
(A'râf) 7:86

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

ve la

 

وَلَا

-

2

tek'udu

ve oturmayın

تَقْعُدُوا

قعد

3

bikulli

herbir

بِكُلِّ

كلل

4

siratin

yola

صِرَاطٍ

صرط

5

tuidune

vaat edersiniz

تُوعِدُونَ

وعد

6

ve tesuddune

ve engelleyip çevirirsiniz

وَتَصُدُّونَ

صدد

7

an

 

عَنْ

-

8

sebili

yolundan

سَبِيلِ

سبل

9

llahi

Allah

اللَّهِ

-

10

men

kimseyi

مَنْ

-

11

amene

iman etmiş

امَنَ

امن

12

bihi

onunla

بِهِ

-

13

ve tebguneha

ve aranırsınız/bakınırsınız ona

وَتَبْغُونَهَا

بغي

14

ivecen

bir eğrilik

عِوَجًا

عوج

15

vezkuru

ve zikredin

وَاذْكُرُوا

ذكر

16

iz

zaman

إِذْ

-

17

kuntum

olduğunuz

كُنْتُمْ

كون

18

kalilen

bir az

قَلِيلًا

قلل

19

fe kesserakum

öyle ki çoğalltı sizleri

فَكَثَّرَكُمْ

كثر

20

venzuru

ve bakın

وَانْظُرُوا

نظر

21

keyfe

nasıl

كَيْفَ

كيف

22

kane

oldu

كَانَ

كون

23

aakibetu

akıbetleri

عَاقِبَةُ

عقب

24

l-mufsidine

fesat çıkaranların

الْمُفْسِدِينَ

فسد

1040|7|86|وَلَا تَقْعُدُوا۟ بِكُلِّ صِرَٰطٍ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ مَنْ ءَامَنَ بِهِۦ وَتَبْغُونَهَا عِوَجًا وَٱذْكُرُوٓا۟ إِذْ كُنتُمْ قَلِيلًا فَكَثَّرَكُمْ وَٱنظُرُوا۟ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُفْسِدِينَ
86. Ve lâ tak’udû bikulli sırâtın tû’ıdûne ve tasuddûne an sebîlillâhi men âmene bihî ve tebgûnehâ ivecen vezkurû iz kuntum kalîlen fe kesserekum vanzurû keyfe kâne âkıbetul mufsidîn(mufsidîne).