Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(A'râf) 7:43
Ve soyarız göğüslerindekini nefretten/hınçtan; akar* altından onların** nehirler; ve dediler**: "Hamd3 Allah’adır; doğru yola kılavuzlayandır bizleri buraya***; ve olmuş değildik doğru yola kılavuzlanmaya şayet ki doğru yola kılavuzlamasaydı bizleri Allah; muhakkak gelmiş Rabbimizin4 resûlleri418 hakla/gerçekle; ve nida**** edildiler ki işte şusunuz (ki) cennete; varis kılındınız ona***** yapar olduğunuzla.
-3-

3En yüce övgü/methetme.

-4-

4Efendi, komuta eden.

-418-418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.  

*Durum bildirir fiil. Akacak.

**Din günü cennetlere girecek olan ancak henüz girmemiş olan kimseler.

***Bu noktaya. Cennetlere girme pozisyonuna.

****Seslenildiler. Zaten cennette olan kimselere neden tekrar seslenilsin? Anlarız ki nida edilmeyle cennetlere henüz girmemiş ancak girecek olan grup çağrılmaktadır. 

*****Cennete.

null
(A'râf) 7:43

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

ve nezea'na

ve soyarız

وَنَزَعْنَا

نزع

2

ma

 

مَا

-

3

fi

 

فِي

-

4

sudurihim

göğüslerindekini

صُدُورِهِمْ

صدر

5

min

 

مِنْ

-

6

gillin

nefretten/hınçtan

غِلٍّ

غلل

7

tecri

akar

تَجْرِي

جري

8

min

 

مِنْ

-

9

tehtihimu

altından onların

تَحْتِهِمُ

تحت

10

l-enharu

nehirler

الْأَنْهَارُ

نهر

11

ve kalu

ve dediler

وَقَالُوا

قول

12

l-hamdu

hamd

الْحَمْدُ

حمد

13

lillahi

Allah’adır

لِلَّهِ

-

14

llezi

 

الَّذِي

-

15

hedana

doğru yola kılavuzlayandır bizleri

هَدَانَا

هدي

16

lihaza

buraya

لِهَٰذَا

-

17

ve ma

ve değiliz

وَمَا

-

18

kunna

olduk

كُنَّا

كون

19

linehtediye

doğru yola kılavuzlanmaya

لِنَهْتَدِيَ

هدي

20

levla

şayet

لَوْلَا

-

21

en

ki

أَنْ

-

22

hedana

doğru yola kılavuzlamasaydı bizleri

هَدَانَا

هدي

23

llahu

Allah

اللَّهُ

-

24

lekad

muhakkak

لَقَدْ

-

25

ca'et

gelmiş

جَاءَتْ

جيا

26

rusulu

resûlleri

رُسُلُ

رسل

27

rabbina

Rabbimizin

رَبِّنَا

ربب

28

bil-hakki

hakla/gerçekle

بِالْحَقِّ

حقق

29

ve nudu

ve nida edildiler

وَنُودُوا

ندو

30

en

ki

أَنْ

-

31

tilkumu

işte şusunuz

تِلْكُمُ

-

32

l-cennetu

cennet

الْجَنَّةُ

جنن

33

uristumuha

varis kılındınız o 

أُورِثْتُمُوهَا

ورث

34

bima

 

بِمَا

-

35

kuntum

olduğunuzla

كُنْتُمْ

كون

36

tea'melune

yaparsınız

تَعْمَلُونَ

عمل

997|7|43|وَنَزَعْنَا مَا فِى صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ تَجْرِى مِن تَحْتِهِمُ ٱلْأَنْهَٰرُ وَقَالُوا۟ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ ٱلَّذِى هَدَىٰنَا لِهَٰذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِىَ لَوْلَآ أَنْ هَدَىٰنَا ٱللَّهُ لَقَدْ جَآءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِٱلْحَقِّ وَنُودُوٓا۟ أَن تِلْكُمُ ٱلْجَنَّةُ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
43. Ve neza’nâ mâ fî sudûrihim min gıllin tecrî min tahtihimul enhâr(enhâru), ve kâlûl hamdu lillâhillezî hedânâ li hâzâ ve mâ kunnâ li nehtediye levlâ en hedânallâh(hedânallâhu), lekad câet rusulu rabbinâ bil hakk(hakkı), ve nûdû en tilkumul cennetu ûristumûhâ bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).