Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(A'râf) 7:37
Öyle ki kim daha zalimdir257 kimseden (ki) iftira402 attı Allah'a karşı bir yalan ya da yalanladı195 ayetlerini O’nun (Allah'ın); işte bunlar; kavuşur nasipleri onların kitaptan*; ta ki geldiği zaman onlara resûllerimiz418; vefat ettirirken onları; dediler (resûl melekler): "Hani nerede Allah’ın astından çağırmış olduklarınız?"; dediler (vefat eden kimseler): "Saptılar bizden"; ve şahidlik/tanıklık ettiler kendi nefislerine201 karşı ki onlar oldular kâfirler25.
-257-

257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır. 

-402-402Kutsal kitapların astından olan söylenti/hadis kitaplarıyla (Talmud, Kütüb-i Sitte, Riyâzus Sâlihîn vb. ) Yüce Allah'ın bizzat kendisine ve onun resûllerine iftira atmak. Allah'ın adına kutsi hadisler uydurmak. Tamamı zan olan 'Resûl buyurdu ki' sözleriyle resûl adına  uydurulmuş bir din oluşturmak. Sünnet adı altında resûle iftira olan sözlere/hadislere tabi olmak. Mezheplere tabi olmak. Tarikatlara tabi olmak. Sadece Kur'an, sadece kutsal kitap dememek.      -195-

195Yüce Allah'ın ayetlerini kabul etmemek, ayetler hakkında yalan söylemek, ayetleri çarpıtmak, ayetleri yanlış yönlendirmek. Ahiret hayatına iman etmeyen ateistler, deistler vb. herkes Yüce Allah'ın ayetlerini yalanlamıştır. Kur'an ayetlerini söylentilere/hadislere boğduranlar, ayetlerin hükmünü tamamı zan olan söylentilerle/hadislerle düşüren müşrik ve münafıklar da ayetleri yalanlayanlardır. 

-418-418Elçi. Bir görev ya da amaç için gönderilen. Aracı edilen. Yüce Allah insanlardan ve meleklerden elçiler seçer.  -201-

201Benlik, kişilik, öz varlık.

-25-

25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.  

*Yapıp ettikleri kitaptan/kayıttan gösterilir. Bu kayda bakan kimse kendi nefsine zulmettiğini, kâfirlerden olduğunu anlar; buna tanıklık/şahitlik eder.
null
(A'râf) 7:37

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

femen

öyle ki kim

فَمَنْ

-

2

ezlemu

daha zalimdir

أَظْلَمُ

ظلم

3

mimmeni

kimseden

مِمَّنِ

-

4

ftera

iftira attı

افْتَرَىٰ

فري

5

ala

karşı

عَلَى

-

6

llahi

Allah'a

اللَّهِ

-

7

keziben

bir yalan

كَذِبًا

كذب

8

ev

ya da

أَوْ

-

9

kezzebe

yalanladı

كَذَّبَ

كذب

10

biayatihi

ayetlerini O’nun

بِايَاتِهِ

ايي

11

ulaike

işte bunlar

أُولَٰئِكَ

-

12

yenaluhum

kavuşur

يَنَالُهُمْ

نيل

13

nesibuhum

nasipleri onların

نَصِيبُهُمْ

نصب

14

mine

 

مِنَ

-

15

l-kitabi

kitaptan

الْكِتَابِ

كتب

16

hatta

ta ki

حَتَّىٰ

-

17

iza

zaman

إِذَا

-

18

ca'ethum

geldi onlara

جَاءَتْهُمْ

جيا

19

rusuluna

resûllerimiz

رُسُلُنَا

رسل

20

yeteveffevnehum

vefat ettirirken onları

يَتَوَفَّوْنَهُمْ

وفي

21

kalu

dediler (resûl melekler)

قَالُوا

قول

22

eyne

hani nerede?

أَيْنَ

-

23

ma

 

مَا

-

24

kuntum

olduklarınız

كُنْتُمْ

كون

25

ted'une

çağırmış 

تَدْعُونَ

دعو

26

min

 

مِنْ

-

27

duni

astından

دُونِ

دون

28

llahi

Allah’ın

اللَّهِ

-

29

kalu

dediler

قَالُوا

قول

30

dellu

saptılar

ضَلُّوا

ضلل

31

anna

bizden

عَنَّا

-

32

ve şehidu

ve şahidlik/tanıklık ettiler

وَشَهِدُوا

شهد

33

ala

karşı

عَلَىٰ

-

34

enfusihim

kendi nefislerine

أَنْفُسِهِمْ

نفس

35

ennehum

ki onlar

أَنَّهُمْ

-

36

kanu

oldular

كَانُوا

كون

37

kafirine

kâfirler

كَافِرِينَ

كفر


991|7|37|فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِـَٔايَٰتِهِۦٓ أُو۟لَٰٓئِكَ يَنَالُهُمْ نَصِيبُهُم مِّنَ ٱلْكِتَٰبِ حَتَّىٰٓ إِذَا جَآءَتْهُمْ رُسُلُنَا يَتَوَفَّوْنَهُمْ قَالُوٓا۟ أَيْنَ مَا كُنتُمْ تَدْعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ قَالُوا۟ ضَلُّوا۟ عَنَّا وَشَهِدُوا۟ عَلَىٰٓ أَنفُسِهِمْ أَنَّهُمْ كَانُوا۟ كَٰفِرِينَ
37. Fe men azlemu mimmenifterâ alallâhi keziben ev kezzebe bi âyâtih(âyâtihi) ulâike yenâluhum nasîbuhum minel kitâb(kitâbi), hattâ izâ câethum rusulunâ yeteveffevnehum kâlû eyne mâ kuntum ted’ûne min dûnillâh(dûnillâhi) kâlû dallû annâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn(kâfirîne).