Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(A'râf) 7:187
Sual ederler/sorarlar sana saatten470; ne zamandır gelip demir attırılması onun (diye); de ki : "Onun ilmi ancak Rabbimin4 indindedir/katındadır; belirgin edemez onun* vaktini O'nun dışında; ağır686 geldi (o) göklerde162 ve yerde; gelmez sizlere ansızın (olması) dışında; sual ederler/sorarlar sana sanki sen hafiyesin/gizleyensin ondan; de ki: "Onun ilmi ancak Allah'ın indindedir/yanındadır; velakin/fakat insanların çoğu bilmezler.
-470-470Kıyamet. Evrenin uzay zaman kumaşının karanlık enerjinin aşırı üflemesi sonucu yırtılması ve evrenin hızla şişirilen (Sur'a üfleme) bir balonun patlaması gibi parçalanması. Yırtıklar ışık hızında tüm evrene yayılacaktır. Parçalanan evren yerçekimi kuvvetiyle tekrar tekillik haline dönecektir. -4-

4Efendi, komuta eden.

-686-686Ağırlığı oluşturan şey kütle çekim kuvveti olduğu için evrenin yırtılmasıyla birlikte evrenin düzeninin bozulmasını yine kütle çekim kuvvetinin gerçekleştireceğini anlarız. Kur'an'a göre kütle çekim kuvveti tüm evreni bir karadeliğe dönüştürecek ve sonunda yine tekilliğe dönüş gerçekleşecektir. Evreni oluşturan tüm madde ve her şey tekrar saf enerjiye dönüşecektir.-162-

162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.

*Saatin.
null
(A'râf) 7:187

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

yeseluneke

sual ederler/sorarlar sana

يَسْأَلُونَكَ

سال

2

ani

 

عَنِ

-

3

s-saati

saatten

السَّاعَةِ

سوع

4

eyyane

ne zamandır

أَيَّانَ

-

5

mursaha

gelip demir attırılması onun

مُرْسَاهَا

رسو

6

kul

de ki

قُلْ

قول

7

innema

doğrusu

إِنَّمَا

-

8

ilmuha

ilmi onun

عِلْمُهَا

علم

9

inde

indindedir/katındadır

عِنْدَ

عند

10

rabbi

Rabbimin

رَبِّي

ربب

11

la

 

لَا

-

12

yucelliha

belirgin edemez onu

يُجَلِّيهَا

جلو

13

livektiha

kendi vaktine

لِوَقْتِهَا

وقت

14

illa

dışında

إِلَّا

-

15

huve

O'ndan

هُوَ

-

16

sekulet

ağır geldi

ثَقُلَتْ

ثقل

17

fi

 

فِي

-

18

s-semavati

göklerde

السَّمَاوَاتِ

سمو

19

vel'erdi

yerde

وَالْأَرْضِ

ارض

20

la

 

لَا

-

21

te'tikum

gelmez sizlere

تَأْتِيكُمْ

اتي

22

illa

dışında

إِلَّا

-

23

begteten

ansızın

بَغْتَةً

بغت

24

yeseluneke

sual ederler/sorarlar sana

يَسْأَلُونَكَ

سال

25

keenneke

sanki sen

كَأَنَّكَ

-

26

hafiyyun

hafiyesin/gizleyensin

حَفِيٌّ

حفو

27

anha

ondan

عَنْهَا

-

28

kul

de ki

قُلْ

قول

29

innema

doğrusu

إِنَّمَا

-

30

ilmuha

ilmi onun

عِلْمُهَا

علم

31

inde

indindedir/yanındadır

عِنْدَ

عند

32

llahi

Allah'ın

اللَّهِ

-

33

velakinne

velakin/fakat

وَلَٰكِنَّ

-

34

eksera

çoğu

أَكْثَرَ

كثر

35

n-nasi

insanların

النَّاسِ

نوس

36

la

 

لَا

-

37

yea'lemune

bilmezler

يَعْلَمُونَ

علم


1141|7|187|يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلسَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَىٰهَا قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِندَ رَبِّى لَا يُجَلِّيهَا لِوَقْتِهَآ إِلَّا هُوَ ثَقُلَتْ فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ لَا تَأْتِيكُمْ إِلَّا بَغْتَةً يَسْـَٔلُونَكَ كَأَنَّكَ حَفِىٌّ عَنْهَا قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِندَ ٱللَّهِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
187. Yes’elûneke anis sâ’ati eyyâne mursâhâ, kul innemâ ilmuhâ inde rabbî, lâ yucellîhâ li vaktihâ illâ huv(huve), sekulet fîs semâvâti vel ard(ardı), lâ te’tîkum illâ bagtete(bagteten), yes’elûneke ke enneke hafiyyun anhâ, kul innemâ ilmuhâ indallâhi ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).