Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(A'râf) 7:157
Kimselerdir (ki) tabi olurlar resûle*; ümmi277 nebiye*; kimsedir (ki) bulurlar onu* yanlarındaki Tevrât’taki ve İncil’deki bir mektup/yazıt (-la); emreder* onlara marufla; ve men eder* onları çirkinleştirilmişten; ve helal kılar* onlara iyileri; ve haram kılar* üzerlerine kötüleri; ve kaldırır* onlardan bağlarını onların ve prangaları ki oldu (o) üzerlerinde; öyle ki kimselerdir (ki) iman ederler ona*; ve azarlarlar** kendilerini ona* ve yardım ederler ona*; ve tabi olurlar onunla* beraber indirilen nura***; işte bunlar; onlardır felaha326 erenler.
-277-

277Kutsal kitapları anlayarak okumayan ya da okuyamayan. Günümüzde kendilerini müslüman sanan milyarlarca insan kendi dillerinde okuma yazmaya sahip olsalar da Kur'an'a ümmidirler. Kur'an'ı anlamadan yüzünden okuyanların hepsi ümmidir. Kur'an'ın anladığı dilde tercümesini okuyanlar ümmi sınıfına girmezler.  

-326-326Kurtuluş, başarı.

*Resûl, nebi Muhammed.

**Zapt ederler, tutarlar.

***Kur'an'a. 

null
(A'râf) 7:157

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

ellezine

kimseler (ki)

الَّذِينَ

-

2

yettebiune

tabi olurlar

يَتَّبِعُونَ

تبع

3

r-rasule

resûle

الرَّسُولَ

رسل

4

n-nebiyye

nebiye

النَّبِيَّ

نبا

5

l-ummiyye

ümmi

الْأُمِّيَّ

امم

6

llezi

kimse

الَّذِي

-

7

yecidunehu

bulurlar onu

يَجِدُونَهُ

وجد

8

mektuben

bir mektup/yazıt (-la)

مَكْتُوبًا

كتب

9

indehum

yanlarında

عِنْدَهُمْ

عند

10

fi

 

فِي

-

11

t-tevrati

Tevrât’taki

التَّوْرَاةِ

-

12

vel'incili

ve İncil’deki

وَالْإِنْجِيلِ

-

13

ye'muruhum

emreder onlara

يَأْمُرُهُمْ

امر

14

bil-mea'rufi

marufla

بِالْمَعْرُوفِ

عرف

15

ve yenhahum

ve men eder onları

وَيَنْهَاهُمْ

نهي

16

ani

 

عَنِ

-

17

l-munkeri

çirkinleştirilmişten

الْمُنْكَرِ

نكر

18

ve yuhillu

ve helal kılar

وَيُحِلُّ

حلل

19

lehumu

onlara

لَهُمُ

-

20

t-tayyibati

iyileri

الطَّيِّبَاتِ

طيب

21

ve yuharrimu

ve haram kılar

وَيُحَرِّمُ

حرم

22

aleyhimu

üzerlerine

عَلَيْهِمُ

-

23

l-habaise

kötüleri

الْخَبَائِثَ

خبث

24

ve yedeu

ve kaldırır

وَيَضَعُ

وضع

25

anhum

onlardan

عَنْهُمْ

-

26

israhum

bağlarını onların

إِصْرَهُمْ

اصر

27

vel'eglale

ve prangaları

وَالْأَغْلَالَ

غلل

28

lleti

 

الَّتِي

-

29

kanet

olmuş olanı

كَانَتْ

كون

30

aleyhim

üzerlerinde

عَلَيْهِمْ

-

31

fellezine

öyle ki kimseler

فَالَّذِينَ

-

32

amenu

iman ederler

امَنُوا

امن

33

bihi

ona

بِهِ

-

34

ve azzeruhu

ve azarlarlar kendilerini ona

وَعَزَّرُوهُ

عزر

35

ve nesaruhu

ve yardım ederler ona 

وَنَصَرُوهُ

نصر

36

vettebeu

ve tabi olurlar

وَاتَّبَعُوا

تبع

37

n-nura

nura

النُّورَ

نور

38

llezi

 

الَّذِي

-

39

unzile

indirilene

أُنْزِلَ

نزل

40

meahu

onunla beraber

مَعَهُ

-

41

ulaike

işte bunlar

أُولَٰئِكَ

-

42

humu

onlardır

هُمُ

-

43

l-muflihune

felaha erenler

الْمُفْلِحُونَ

فلح


1111|7|157|ٱلَّذِينَ يَتَّبِعُونَ ٱلرَّسُولَ ٱلنَّبِىَّ ٱلْأُمِّىَّ ٱلَّذِى يَجِدُونَهُۥ مَكْتُوبًا عِندَهُمْ فِى ٱلتَّوْرَىٰةِ وَٱلْإِنجِيلِ يَأْمُرُهُم بِٱلْمَعْرُوفِ وَيَنْهَىٰهُمْ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ ٱلطَّيِّبَٰتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ ٱلْخَبَٰٓئِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ إِصْرَهُمْ وَٱلْأَغْلَٰلَ ٱلَّتِى كَانَتْ عَلَيْهِمْ فَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ بِهِۦ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَٱتَّبَعُوا۟ ٱلنُّورَ ٱلَّذِىٓ أُنزِلَ مَعَهُۥٓ أُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ
157. Ellezîne yettebiûner resûlen nebiyyel ummiyyellezî yecidûnehu mektûben indehum fît tevrâti vel incîli ye’muruhum bil ma’rûfi ve yenhâhum anil munkeri ve yuhıllu lehumut tayyibâti ve yuharrimu aleyhimul habâise ve yedau anhum ısrahum vel aglâlelletî kânet aleyhim, fellezîne âmenû bihî ve azzerûhu ve nasarûhu vettebeûn nûrellezî unzile meahu ulâike humul muflihûn(muflihûne).