Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(A'râf) 7:144
Dedi (Allah): "Ey Mûsâ! Doğrusu ben saflaştırdım seni insanlara karşı; risâletimle223 ve kelamımla369; öyle ki tut/edin verdiğimi* sana; ve ol şükredenlerden."
-223-

223Yüce Allah tarafından gönderilen mesaj, bilgi. 

-369-

36942:51 ayetinde Yüce Allah bir beşere doğrudan kelam etmesinin asla olmayacağını bildirmiştir. Kelam 3 yöntemle olur.

Kişiye doğrudan vahiyle; Mûsâ'nın annesine yapılan vahiy.

Bir perde arkasından;  ağaç yada ateş gibi ara bir madde/perde arkasından. Mûsâ'nın Tur dağında ateş üzerinden vahiy alması. Muhammed'in ise ağaç üzerinden vahiy alması. 

Şerefli bir elçi göndererek; evrenimizin bir üst boyutundan bulunan Cibrîl, Rakim yoldaşları gibi varlıklar Yüce Allah'ın vahyini beşere yine O'nun izniyle vahy ederler.

*Taş levhalara/tabletlere yazılan Tevrât'ı.
null
(A'râf) 7:144

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

kale

dedi (Allah)

قَالَ

قول

2

ya musa

ey Mûsâ

يَا مُوسَىٰ

-

3

inni

doğrusu ben

إِنِّي

-

4

stafeytuke

saflaştırdım seni

اصْطَفَيْتُكَ

صفو

5

ala

karşı

عَلَى

-

6

n-nasi

insanlara

النَّاسِ

نوس

7

birisalati

risaletimle

بِرِسَالَاتِي

رسل

8

ve bikelami

ve kelamımla

وَبِكَلَامِي

كلم

9

fehuz

öyle ki tut

فَخُذْ

اخذ

10

ma

 

مَا

-

11

ateytuke

verdiğimi sana

اتَيْتُكَ

اتي

12

ve kun

ve ol

وَكُنْ

كون

13

mine

 

مِنَ

-

14

ş-şakirine

şükredenlerden

الشَّاكِرِينَ

شكر


1098|7|144|قَالَ يَٰمُوسَىٰٓ إِنِّى ٱصْطَفَيْتُكَ عَلَى ٱلنَّاسِ بِرِسَٰلَٰتِى وَبِكَلَٰمِى فَخُذْ مَآ ءَاتَيْتُكَ وَكُن مِّنَ ٱلشَّٰكِرِينَ
144. Kâle yâ mûsâ innîstafeytuke alen nâsi bi risâlâtî ve bi kelâmî fe huz mâ âteytuke ve kun mineş şâkirîn(şâkirîne).