Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(En'âm) 6:94
Ve ant olsun geldiniz bize yalnız* (olarak); evvelki** kez yarattığımız627 gibi sizleri; ve terk ettiniz sizlere bağışladıklarımızı sırtlarınız arkasında; ve görür değiliz sizinle birlikte şefâatçilerinizi114; kimseleri (ki) iddia ettiniz ki onlar içinizden ortaklarınızdır; ant olsun kesti (Allah) sizlerin arasını; ve saptırdı (Allah) sizlerden iddia eder olduğunuzu.
-627-

627Şerefli Kur'an bütün olarak okunduğunda (6:94 ve 18:48) anlaşılır ki; bu evrene gelmeden önce Rabbimizin huzurunda yine bedenlerimizle yalnız olarak durmuşuz. Dikelmişiz. O'nun huzuruna gelmişiz. 17:51 ayetinde buna ek bir işaret vardır. 17:51 ayetinde dünya hayatında henüz ölmemiş insanlar konuşmaktadır. Resûl Muhammed de onlara cevap vermektedir. Bu ayette geçen 'evvelki kez' yaratılış mutlak ki bu evrene gelmeden önce bedenlerimizle var olduğumuza kesin kanıt oluşturur.  

-114-

114Yargılama esnasında araya girip müdahale etmek. Şefâat kavramı şeytânın en büyük aldatmacasıdır. Şefâatin tamamı Yüce Allah'a aittir. O'nun astından şefâatçiler ummak/beklenti içine girmek şirktir. Müşriklerin yani Yüce Allah'a ortak koşan kimselerin ortak özelliklerinden bir tanesi Yüce Allah'ın katında/indinde Yüce Allah'ın astından şeyleri şefâatçiler olarak beklemektir (10:18). Peygamberlerin, ölmüş insanların, şeyhlerin, imamların ahirette şefâatçiler olacağına iman etmek büyük bir şirktir ve affı yoktur.

Şeytanın en büyük tuzağı: Şefâat aldatmacası

*İnsan Rabbinin huzurunda bedeniyle birlikte yalnız olarak duracaktır. Rabbinin huzuruna yalnız olarak gelecektir.

**Anlarız ki bu evrene/dünyaya gelmeden önce evvelki/ilk yaratılmış olan bir bedenle Rabbimizin huzurunda durmuşuz. Rabbimizin huzuruna gelmişiz.

null
(En'âm) 6:94

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

velekad

ve ant olsun

وَلَقَدْ

-

2

ci'tumuna

geldiniz bize

جِئْتُمُونَا

جيا

3

furada

yalnız

فُرَادَىٰ

فرد

4

kema

gibi

كَمَا

-

5

haleknakum

yarattığımız sizleri

خَلَقْنَاكُمْ

خلق

6

evvele

evvelki

أَوَّلَ

اول

7

merratin

kez

مَرَّةٍ

مرر

8

ve teraktum

ve terk ettiniz

وَتَرَكْتُمْ

ترك

9

ma

 

مَا

-

10

havvelnakum

bağışladıklarımızı sizlere

خَوَّلْنَاكُمْ

خول

11

vera'e

arkasında

وَرَاءَ

وري

12

zuhurikum

sırtlarınız

ظُهُورِكُمْ

ظهر

13

ve ma

ve değiliz

وَمَا

-

14

nera

görür

نَرَىٰ

راي

15

meakum

sizinle birlikte

مَعَكُمْ

-

16

şufeaa'ekumu

şefaatçilerinizi

شُفَعَاءَكُمُ

شفع

17

ellezine

kimseleri (ki)

الَّذِينَ

-

18

zeamtum

iddia ettiniz

زَعَمْتُمْ

زعم

19

ennehum

ki onlar

أَنَّهُمْ

-

20

fikum

içinizden

فِيكُمْ

-

21

şuraka'u

ortaklarınız

شُرَكَاءُ

شرك

22

lekad

ant olsun

لَقَدْ

-

23

tekattaa

kesti (Allah)

تَقَطَّعَ

قطع

24

beynekum

arasını sizlerin

بَيْنَكُمْ

بين

25

ve delle

ve saptırdı (Allah)

وَضَلَّ

ضلل

26

ankum

sizlerden

عَنْكُمْ

-

27

ma

 

مَا

-

28

kuntum

olduğunuz

كُنْتُمْ

كون

29

tez'umune

iddia edersiniz

تَزْعُمُونَ

زعم


883|6|94|وَلَقَدْ جِئْتُمُونَا فُرَٰدَىٰ كَمَا خَلَقْنَٰكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَتَرَكْتُم مَّا خَوَّلْنَٰكُمْ وَرَآءَ ظُهُورِكُمْ وَمَا نَرَىٰ مَعَكُمْ شُفَعَآءَكُمُ ٱلَّذِينَ زَعَمْتُمْ أَنَّهُمْ فِيكُمْ شُرَكَٰٓؤُا۟ لَقَد تَّقَطَّعَ بَيْنَكُمْ وَضَلَّ عَنكُم مَّا كُنتُمْ تَزْعُمُونَ
94. Ve lekad ci’timûnâ furâdâ kemâ halaknâkum evvele merretin ve terektum mâ havvelnâkum verâe zuhûrikum, ve mâ nerâ meakum şufeâekumullezîne zeamtum ennehum fîkum şurekâ’(şurekâû), lekad tekattaa beynekum ve dalle ankum mâ kuntum tez’umûn(tez’umûne).