Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(En'âm) 6:91
Ve kadrini* ölçebilmiş değillerdi Allah'ın; O'nun hak/gerçek kadrini*; dedikleri zaman: "İndirmiş değildir Allah bir beşer432 üzerine hiçbir şey"; de ki: "Kim indirdi Mûsâ’nın kendisiyle geldiği kitabı**; bir nur (olarak) ve bir doğru yola kılavuz (olarak) insanlara; yaparsınız onu** kırtasiyeler***; gösterirsiniz onu**; ve gizlersiniz bir çoğunu; ve öğretildi sizlere sizlerin asla bilmediği; ve ne de babalarınızın"; de ki: "Allah'tır"; sonra bırak onları daldıkları içinde; laubalilik ederler.
-432-432İnsanoğlu.

*Ölçeklendirme, değerini ölçme.

**Tevrât.

***Kağıttan, parşömenden yazıtlar/defterler haline getirmek.

null
(En'âm) 6:91

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

ve ma

ve değillerdi

وَمَا

-

2

kaderu

kadrini ölçtüler

قَدَرُوا

قدر

3

llahe

Allah'ın

اللَّهَ

-

4

hakka

hak/gerçek

حَقَّ

حقق

5

kadrihi

O'nun kadrini

قَدْرِهِ

قدر

6

iz

zaman

إِذْ

-

7

kalu

dediler

قَالُوا

قول

8

ma

değildir

مَا

-

9

enzele

indirmiş

أَنْزَلَ

نزل

10

llahu

Allah

اللَّهُ

-

11

ala

üzerine

عَلَىٰ

-

12

beşerin

bir beşer

بَشَرٍ

بشر

13

min

hiçbir

مِنْ

-

14

şey'in

şey

شَيْءٍ

شيا

15

kul

de ki

قُلْ

قول

16

men

kim

مَنْ

-

17

enzele

indirdi

أَنْزَلَ

نزل

18

l-kitabe

kitabı

الْكِتَابَ

كتب

19

llezi

 

الَّذِي

-

20

ca'e

geldiği

جَاءَ

جيا

21

bihi

kendisiyle

بِهِ

-

22

musa

Musa’nın

مُوسَىٰ

-

23

nuran

bir nur (olarak)

نُورًا

نور

24

ve huden

ve bir doğru yola kılavuz (olarak)

وَهُدًى

هدي

25

linnasi

insanlara

لِلنَّاسِ

نوس

26

tec'alunehu

yaparsınız onu

تَجْعَلُونَهُ

جعل

27

karatise

kırtasiyeler

قَرَاطِيسَ

قرطس

28

tubduneha

gösterirsiniz onu

تُبْدُونَهَا

بدو

29

ve tuhfune

ve gizlersiniz

وَتُخْفُونَ

خفي

30

kesiran

bir çoğunu

كَثِيرًا

كثر

31

ve ullimtum

ve öğretildi sizlere

وَعُلِّمْتُمْ

علم

32

ma

 

مَا

-

33

lem

asla

لَمْ

-

34

tea'lemu

bilmediğiniz

تَعْلَمُوا

علم

35

entum

sizlerin

أَنْتُمْ

-

36

ve la

ve da (bilmediği)

وَلَا

-

37

aba'ukum

babalarınızın

ابَاؤُكُمْ

ابو

38

kuli

de ki

قُلِ

قول

39

llahu

Allah

اللَّهُ

-

40

summe

sonra

ثُمَّ

-

41

zerhum

bırak onları

ذَرْهُمْ

وذر

42

fi

 

فِي

-

43

havdihim

daldıkları içinde

خَوْضِهِمْ

خوض

44

yel'abune

laubalilik ederler

يَلْعَبُونَ

لعب

 


880|6|91|وَمَا قَدَرُوا۟ ٱللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِۦٓ إِذْ قَالُوا۟ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ عَلَىٰ بَشَرٍ مِّن شَىْءٍ قُلْ مَنْ أَنزَلَ ٱلْكِتَٰبَ ٱلَّذِى جَآءَ بِهِۦ مُوسَىٰ نُورًا وَهُدًى لِّلنَّاسِ تَجْعَلُونَهُۥ قَرَاطِيسَ تُبْدُونَهَا وَتُخْفُونَ كَثِيرًا وَعُلِّمْتُم مَّا لَمْ تَعْلَمُوٓا۟ أَنتُمْ وَلَآ ءَابَآؤُكُمْ قُلِ ٱللَّهُ ثُمَّ ذَرْهُمْ فِى خَوْضِهِمْ يَلْعَبُونَ
91. Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî iz kâlû mâ enzelallâhualâ beşerin min şey(şey’in), kul men enzelel kitâbellezî câe bihî mûsâ nûren ve huden lin nâsi tec’alûnehu karâtîse tubdûnehâ ve tuhfûne kesîrâ(kesîran), ve ullimtum mâ lem ta’lemû entum ve lâ âbâukum, kulillâhu summe zerhum fî havdıhim yel’abûn(yel’abûne).