Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(En'âm) 6:68
Ve gördüğün zaman kimseleri (ki) dalarlar* ayetlerimize; yüz çevir onlardan**; ta ki dalarlar* onun başkası bir söze***; ve unutturursa**** sana şeytân29; öyle ki oturma zikir/hatırlama sonrası zalimler257 kavmiyle/topluluğuyla birlikte.
-29-

29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.

-257-

257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır. 

*Kur'an ayetleri hakkında ileri-geri, laubali, ciddiyetsiz şekilde sokak ağzıyla konuşmak.

**Görüldüğü üzere "Kur'an ayetlerine iman etmeyenleri öldürün, kesin, doğrayın, savaş açın onlara" gibi bir emir yoktur. Sadece yüz çevrilir. 

***Kur'an ayetleri sıradan sözler değildir. Laubali şekilde dalınabilecek diğer sözler gibi değildir.

****Anlarız ki resûller de diğer insanlar gibi en büyük şeytân olan iblîs ve soyunun vesvesesinden/fısıldamasından münezzeh değildir.

null
(En'âm) 6:68

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

ve iza

ve zaman

وَإِذَا

-

2

raeyte

gördüğün

رَأَيْتَ

راي

3

ellezine

kimseleri

الَّذِينَ

-

4

yehudune

(münasebetsizliğe) dalarlar

يَخُوضُونَ

خوض

5

fi

 

فِي

-

6

ayatina

ayetlerimize

ايَاتِنَا

ايي

7

feea'rid

yüz çevir

فَأَعْرِضْ

عرض

8

anhum

onlardan

عَنْهُمْ

-

9

hatta

taki 

حَتَّىٰ

-

10

yehudu

dalarlar

يَخُوضُوا

خوض

11

fi

 

فِي

-

12

hadisin

bir söze

حَدِيثٍ

حدث

13

gayrihi

onun başkasına

غَيْرِهِ

غير

14

ve imma

ve 

وَإِمَّا

-

15

yunsiyenneke

unutturursa sana

يُنْسِيَنَّكَ

نسي

16

ş-şeytanu

şeytan

الشَّيْطَانُ

شطن

17

fela

öyle ki 

فَلَا

-

18

tek'ud

oturma

تَقْعُدْ

قعد

19

bea'de

sonrası

بَعْدَ

بعد

20

z-zikra

zikir/hatırlama

الذِّكْرَىٰ

ذكر

21

mea

birlikte

مَعَ

-

22

l-kavmi

kavmiyle/topluluğuyla

الْقَوْمِ

قوم

23

z-zalimine

zalimler

الظَّالِمِينَ

ظلم

857|6|68|وَإِذَا رَأَيْتَ ٱلَّذِينَ يَخُوضُونَ فِىٓ ءَايَٰتِنَا فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتَّىٰ يَخُوضُوا۟ فِى حَدِيثٍ غَيْرِهِۦ وَإِمَّا يُنسِيَنَّكَ ٱلشَّيْطَٰنُ فَلَا تَقْعُدْ بَعْدَ ٱلذِّكْرَىٰ مَعَ ٱلْقَوْمِ ٱلظَّٰلِمِينَ
68. Ve izâ reeytellezîne yahûdûne fî âyâtinâ fe a’rıd anhum hattâ yahûdû fî hadîsin gayrih(gayrihî), ve immâ yunsiyennekeş şeytânu fe lâ tak’ud ba’dez zikrâ meal kavmiz zâlimîn(zâlimîne).