Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(En'âm) 6:112
Ve işte böyledir; yaptık her bir nebiye132 bir düşman; şeytânlar29, insan ve cin210 (-den); fısıldar bir kısmı onların bir kısım üzerine süslü sözler; bir aldatma/kandırmadır; ve eğer dileseydi Rabbin yapamazlardı onu; öyleyse bırak/terk et onları ve uydurdukları yalanları.
-132-

132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.

-29-

29Saptıran, bozan, uzaklaştıran her şey için kullanılan bir kavramdır. En büyük şeytân İblîs'tir. Onun soyları olan, paralel evrenden kalp ve beyin hücrelerimize kuantum seviyesinde fısıldayarak insanları saptıran cinler de bir şeytândır. İnsanlardan bir kimse de şeytân olabilir. Haktan/gerçekten saptırmışsa; doğru olanı bozmuşsa, doğrudan uzaklaştırmışsa o şey Kur'an'a göre şeytândır. Kur'an'dan saptıran, Kur'an'ı anlamını bozan söylenti/hadis kitapları da birer şeytândır. Güneş'ten çıkan kozmik parçacıklar da DNA gibi organik molekülleri bozduğu için Rabbimiz tarafından şeytanlar olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle geçtiği ayete göre anlam verilmelidir.

(En'âm) 6:112

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

ve kezalike

ve işte böyledir

وَكَذَٰلِكَ

-

2

cealna

yaptık

جَعَلْنَا

جعل

3

likulli

her

لِكُلِّ

كلل

4

nebiyyin

bir nebiye

نَبِيٍّ

نبا

5

aduvven

bir düşman

عَدُوًّا

عدو

6

şeyatine

şeytanlar

شَيَاطِينَ

شطن

7

l-insi

insan

الْإِنْسِ

انس

8

velcinni

ve cin

وَالْجِنِّ

جنن

9

yuhi

fısıldar

يُوحِي

وحي

10

bea'duhum

bir kısmı onların

بَعْضُهُمْ

بعض

11

ila

إِلَىٰ

-

12

bea'din

bir kısım üzerine

بَعْضٍ

بعض

13

zuhrufe

süslü

زُخْرُفَ

زخرف

14

l-kavli

sözler

الْقَوْلِ

قول

15

gururan

bir aldatma/kandırma

غُرُورًا

غرر

16

velev

ve eğer

وَلَوْ

-

17

şa'e

dileseydi

شَاءَ

شيا

18

rabbuke

Rabbin

رَبُّكَ

ربب

19

ma

مَا

-

20

fealuhu

yapmazlardı onu

فَعَلُوهُ

فعل

21

fezerhum

öyleyse bırak/terk et onları

فَذَرْهُمْ

وذر

22

ve ma

ve

وَمَا

-

23

yefterune

uydurdukları yalanları

يَفْتَرُونَ

فري


901|6|112|وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِىٍّ عَدُوًّا شَيَٰطِينَ ٱلْإِنسِ وَٱلْجِنِّ يُوحِى بَعْضُهُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ زُخْرُفَ ٱلْقَوْلِ غُرُورًا وَلَوْ شَآءَ رَبُّكَ مَا فَعَلُوهُ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ
112. Ve kezâlike cealnâ li kulli nebiyyin aduvven şeyâtînel insi vel cinni, yûhî ba’duhum ilâ ba’dın zuhrufel kavli gurûrâ(gurûran), ve lev şâe rabbuke mâ fealûhu fe zerhum ve mâ yefterûn(yefterûne).