Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Nisâ) 4:57
Ve kimseleri (ki) iman47 ettiler ve yaptılar sâlihât18; sokacağız onları cennetlere; akar altından onun nehirler; ölümsüzler185 orada ebediyen; onlaradır orada temizlenmiş eşler184; ve sokarız onları korunaklı* bir korunağa.
-47-

47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

-18-

18Düzeltici-iyileştirici-barışa yönelik işler.

-185-

185Hâlidûn, ölümsüz, ölmeyen. Cennet evrenleri var olduğu sürece ölmeyen. Cehennem evreni var olduğu sürece ölmeyen. 

-184-

184Ezvâcun; ahiret evreninde cinsiyetin mevcut olacağını şerefli Kur'an'dan öğreniyoruz. Cennetlere girmiş olan kimselere verilen, o kimseye özel olan, sadece o kimseyle bağlantı kuran, o kimsenin cinsiyetine uygun olarak verilecek olan varlıklar. Bu varlıklar eşleri olan kimselere sevginin/şefkatin en üst seviyesinde bir bağlantıyla bağlı olacaklardır.      

*Gölgeli olarak çevrilen bu kelimenin anlamı daha geniştir. Korunaklı, siperli anlamındadır. 
null
(Nisâ) 4:57

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

vellezine

ve kimseleri

وَالَّذِينَ

-

2

amenu

iman etmiş

امَنُوا

امن

3

ve amilu

ve yapmış

وَعَمِلُوا

عمل

4

s-salihati

saliha

الصَّالِحَاتِ

صلح

5

senudhiluhum

sokacağız onları

سَنُدْخِلُهُمْ

دخل

6

cennatin

cennetlere

جَنَّاتٍ

جنن

7

tecri

akar

تَجْرِي

جري

8

min

 

مِنْ

-

9

tehtiha

altından

تَحْتِهَا

تحت

10

l-enharu

nehirler

الْأَنْهَارُ

نهر

11

halidine

ölümsüzler

خَالِدِينَ

خلد

12

fiha

orada

فِيهَا

-

13

ebeden

ebediyen

أَبَدًا

ابد

14

lehum

onlaradır

لَهُمْ

-

15

fiha

orada

فِيهَا

-

16

ezvacun

eşler

أَزْوَاجٌ

زوج

17

mutahheratun

tertemiz

مُطَهَّرَةٌ

طهر

18

ve nudhiluhum

ve sokarız onları

وَنُدْخِلُهُمْ

دخل

19

zillen

bir korunağa

ظِلًّا

ظلل

20

zelilen

korunaklı

ظَلِيلًا

ظلل

550|4|57|وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّٰلِحَٰتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّٰتٍ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَآ أَبَدًا لَّهُمْ فِيهَآ أَزْوَٰجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَنُدْخِلُهُمْ ظِلًّا ظَلِيلًا
57. Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti se nudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden). Lehum fîhâ ezvâcun mutahharatun, ve nudhıluhum zıllen zalîlâ(zalîlen).