Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Nisâ) 4:153
Sual ederler* sana kitap ehli135 ki indirirsin üzerlerine bir kitap gökten180 (diye); öyle ki muhakkak sual* etmişlerdi Musa'ya daha büyüğünü bundan; öyle ki dediler: "Göster bize Allah'ı açıkça"; öyle ki yakaladı/tuttu onları yıldırım260 zulümleriyle257; sonra tuttular/edindiler buzağıyı258 onlara gelen beyanlar226 sonrasında; öyle ki affettik bundan**; ve verdik Musa'ya apaçık bir yetki/güç.
-135-

135Hristiyanlar ve Yahudiler başta olmak üzere Kur'an öncesi kendilerine kitap verilmiş olan topluluklar. 

-180-

180Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Tekil olarak; Dünya atmosferi, diğer gezegenlerin atmosferi, galaksimiz içindeki bir nebula/bulutsu ya da evrenin kendisi işaret edilmiş olabilir. Gök kavramı ayetin işareti üzerinden okunmalıdır. 

-260-

260Yerle bulut arasındaki elektrik boşalmasıdır. Yere düşen/çarpan şimşek olup en tehlikeli şimşek türüdür. Yıldırımın dönüş darbesi yaklaşık 30.000 ampere ve sıcaklığı 30.000 °C'ye ulaşır. Öncül darbe buluttan yere yaklaşık 30 milisaniyede ulaşır ve yerden bulutun merkezine yaklaşık 100 milisaniyede döner.

-257-

257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır. 

-258-

258Buzağı şeklinde yapılmış altından bir heykel.

-226-

226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.

*Sorarlar, isterler, talep ederler.

**Anlaşılır ki müşrik hale gelen kimseler vefatlarından önce tevbe ederlerse ve ıslah olurlarsa Yüce Allah onları affedebilir.

null
(Nisâ) 4:153

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

yeseluke

sual ederler sana

يَسْأَلُكَ

سال

2

ehlu

ehli

أَهْلُ

اهل

3

l-kitabi

Kitap

الْكِتَابِ

كتب

4

en

ki

أَنْ

-

5

tunezzile

indirirsin

تُنَزِّلَ

نزل

6

aleyhim

üzerlerine

عَلَيْهِمْ

-

7

kitaben

bir kitap

كِتَابًا

كتب

8

mine

 

مِنَ

-

9

s-semai

gökten

السَّمَاءِ

سمو

10

fekad

öyle ki muhakkak

فَقَدْ

-

11

seelu

sual etmişlerdi

سَأَلُوا

سال

12

musa

Musa'ya

مُوسَىٰ

-

13

ekbera

daha büyüğünü

أَكْبَرَ

كبر

14

min

 

مِنْ

-

15

zalike

bundan

ذَٰلِكَ

-

16

fekalu

öyle ki dediler

فَقَالُوا

قول

17

erina

göster bize

أَرِنَا

راي

18

llahe

Allah'ı

اللَّهَ

-

19

cehraten

açıkça

جَهْرَةً

جهر

20

feehazethumu

öyle ki yakaladı/tuttu onları

فَأَخَذَتْهُمُ

اخذ

21

s-saikatu

yıldırım

الصَّاعِقَةُ

صعق

22

bizulmihim

zulümleriyle

بِظُلْمِهِمْ

ظلم

23

summe

sonra

ثُمَّ

-

24

ttehazu

tuttular/edindiler

اتَّخَذُوا

اخذ

25

l-icle

buzağıyı

الْعِجْلَ

عجل

26

min

 

مِنْ

-

27

bea'di

sonrasında

بَعْدِ

بعد

28

ma

 

مَا

-

29

ca'ethumu

onlara gelen

جَاءَتْهُمُ

جيا

30

l-beyyinatu

beyanlar

الْبَيِّنَاتُ

بين

31

feafevna

öyle ki affettik

فَعَفَوْنَا

عفو

32

an

 

عَنْ

-

33

zalike

bundan

ذَٰلِكَ

-

34

ve ateyna

ve verdik

وَاتَيْنَا

اتي

35

musa

Musa'ya

مُوسَىٰ

-

36

sultanen

bir yetki/güç

سُلْطَانًا

سلط

37

mubinen

apaçık

مُبِينًا

بين

 


646|4|153|يَسْـَٔلُكَ أَهْلُ ٱلْكِتَٰبِ أَن تُنَزِّلَ عَلَيْهِمْ كِتَٰبًا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ فَقَدْ سَأَلُوا۟ مُوسَىٰٓ أَكْبَرَ مِن ذَٰلِكَ فَقَالُوٓا۟ أَرِنَا ٱللَّهَ جَهْرَةً فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّٰعِقَةُ بِظُلْمِهِمْ ثُمَّ ٱتَّخَذُوا۟ ٱلْعِجْلَ مِنۢ بَعْدِ مَا جَآءَتْهُمُ ٱلْبَيِّنَٰتُ فَعَفَوْنَا عَن ذَٰلِكَ وَءَاتَيْنَا مُوسَىٰ سُلْطَٰنًا مُّبِينًا
153. Yes’eluke ehlul kitâbi en tunezzile aleyhim kitâben mines semâi fe kad seelû mûsâ ekbera min zâlike fe kâlû erinâllâhe cehraten fe ehazethumus sâikatu bi zulmihim, summettehazûl ıcle min ba’di mâ câethumul beyyinâtu fe afevnâ an zâlik(zâlike), ve âteynâ mûsâ sultânen mubînâ(mubînen).