Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Sebe') 34:14

Öyle ki ne zaman tamamladık ona (Süleyman’a) ölümü; göstermiş değildi onlara ölümünü (Süleyman’ın); değneğini/bastonunu (Süleyman’ın) yiyen bir yer/yeryüzü canlısı dışında; öyle ki ne zaman yere kapandı (Süleyman); beyan226 cinne91; ki eğer olsalardı bilirler bilinmeyeni/görünmeyeni/gaybı; kalır değillerdi alçaltıcı/yıkıcı azapta.

-91-

91Görünmeyen, gizli, örtülü. Anne rahminde yaratılan fetüs dışardan görülemediği için cenin olarak işaret edilir. Mecnun da aklı örtülmüş, gizlenmiş kimseler için kullanılır. Yeşilliklerle örtülü olması nedeniyle cennet kelimesi de aynı kökten türemiştir. Cin kelimesinin işaret ettiği şey/şeyler Rabbimizin ayette işaret ettiği şeye göre değişir. Bunlar;


(Sebe') 34:14

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

felemma

öyle ki ne zaman

فَلَمَّا

-

2

kadeyna

karara bağladık

قَضَيْنَا

قضي

3

aleyhi

ona (Süleyman’a)

عَلَيْهِ

-

4

l-mevte

ölümü

الْمَوْتَ

موت

5

ma

değildi

مَا

-

6

dellehum

göstermiş onlara,

دَلَّهُمْ

دلل

7

ala

عَلَىٰ

-

8

mevtihi

ölümünü (Süleyman’ın)

مَوْتِهِ

موت

9

illa

dışında

إِلَّا

-

10

dabbetu

bir yer canlısı

دَابَّةُ

دبب

11

l-erdi

yer/yeryüzü

الْأَرْضِ

ارض

12

te'kulu

yer

تَأْكُلُ

اكل

13

minseetehu

değneğini/bastonunu onun

مِنْسَأَتَهُ

نسا

14

felemma

öyle ki ne zaman

فَلَمَّا

-

15

harra

yere kapandı (Süleyman)

خَرَّ

خرر

16

tebeyyeneti

beyan oldu/deklere oldu

تَبَيَّنَتِ

بين

17

l-cinnu

cinne

الْجِنُّ

جنن

18

en

ki

أَنْ

-

19

lev

eğer

لَوْ

-

20

kanu

olsalardı

كَانُوا

كون

21

yea'lemune

bilirler

يَعْلَمُونَ

علم

22

l-gaybe

bilinmeyeni/görünmeyeni/gaybı

الْغَيْبَ

غيب

23

ma

değil

مَا

-

24

lebisu

kalırlar

لَبِثُوا

لبث

25

fi

فِي

-

26

l-azabi

azapta

الْعَذَابِ

عذب

27

l-muhini

alçaltıcı/yıkıcı

الْمُهِينِ

هون

3618|34|14|فَلَمَّا قَضَيْنَا عَلَيْهِ ٱلْمَوْتَ مَا دَلَّهُمْ عَلَىٰ مَوْتِهِۦٓ إِلَّا دَآبَّةُ ٱلْأَرْضِ تَأْكُلُ مِنسَأَتَهُۥ فَلَمَّا خَرَّ تَبَيَّنَتِ ٱلْجِنُّ أَن لَّوْ كَانُوا۟ يَعْلَمُونَ ٱلْغَيْبَ مَا لَبِثُوا۟ فِى ٱلْعَذَابِ ٱلْمُهِينِ
14. Fe lemmâ kadaynâ aleyhil mevte mâ dellehum alâ mevtihî illâ dâbbetul ardı te’kulu minseeteh(minseetehu), fe lemmâ harre tebeyyenetil cinnu en lev kânû ya’lemûnel gaybe mâ lebisû fîl azâbil muhîn(muhîni).