Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Ahzâb) 33:72
Doğrusu biz arz ettik* emaneti617 göklere162 ve yere ve dağlara; öyle ki reddettiler ki yüklenirler onu**; ve endişelendiler/korktular ondan**; ve yüklendi onu** insan; doğrusu o oldu bir zalim257; bir cahil489.
-617-

617Yüce Allah ile yapılan misakın/antlaşmanın kurallarına uyma sorumluluğu. Sadece Yüce Allah'ı Rab edinmek. İblîs'e tabi olmamak. Zor bir sınava girip sınavın şartlarına uyacağının garantisini vermek.

-162-

162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.

-257-

257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır. 

-489-489Bilgisiz, bihaber, bilinçsizlik, farkındalığı olmayan.

*Sunduk.

**Emaneti, emanetten.


null
(Ahzâb) 33:72

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

inna

doğrusu biz

إِنَّا

-

2

aradna

arz ettik

عَرَضْنَا

عرض

3

l-emanete

emaneti

الْأَمَانَةَ

امن

4

ala

 

عَلَى

-

5

s-semavati

göklere

السَّمَاوَاتِ

سمو

6

vel'erdi

ve yere

وَالْأَرْضِ

ارض

7

velcibali

ve dağlara

وَالْجِبَالِ

جبل

8

feebeyne

öyle ki reddettiler

فَأَبَيْنَ

ابي

9

en

ki

أَنْ

-

10

yehmilneha

yüklenirler onu

يَحْمِلْنَهَا

حمل

11

ve eşfekne

ve endişelendiler/korktular

وَأَشْفَقْنَ

شفق

12

minha

ondan

مِنْهَا

-

13

vehameleha

ve yüklendi onu

وَحَمَلَهَا

حمل

14

l-insanu

insan

الْإِنْسَانُ

انس

15

innehu

doğrusu o

إِنَّهُ

-

16

kane

oldu

كَانَ

كون

17

zelumen

bir zalim

ظَلُومًا

ظلم

18

cehulen

bir cahil

جَهُولًا

جهل


3603|33|72|إِنَّا عَرَضْنَا ٱلْأَمَانَةَ عَلَى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱلْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَن يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا ٱلْإِنسَٰنُ إِنَّهُۥ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا
72. İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal insân(insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ(cehûlen).