Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Ahzâb) 33:50
Ey nebi*! Doğrusu helal kıldık734 sana (senin) eşlerini ki ecirlerini** verdiğin kimselerdir; yemininle malik olduğunu (ki) Allah'ın feyz verdiğindendir sana; ve amcanın kızlarını; ve halanın kızlarını; ve dayının kızlarını; ve teyzenin kızlarını (ki) seninle beraber hicret etmiş kimselerdir; ve müminât493 bir kadını ki eğer hibe ettiyse*** kendi nefsini nebiye; eğer arzuladıysa nebi ki nikahlamayı744 onu***; bir halistir/özgüdür sana müminlerin astından****; muhakkak bildik farz497 kıldığımızı üzerlerine onların eşlerinde onların; ve sağ ellerini malik oldukları; olmaması içindir sana bir engel/yasak; ve oldu Allah bir Gafûr20; bir Rahîm2.
-734-

734Hicret sonrası Yüce Allah'ın sadece Muhammed nebiye has olarak bir nikah kısıtlaması getirdiğini görmekteyiz. 33:50 ayetinde sayılan kadınlar dışında nebi Muhammed bir kadınla evlenmek istese de artık evlenemeyecektir.

Bu sayılan kadınlar dışında nebinin hoşlansa da, evlenmek istese de artık başka bir kadınla evlenme şansı yoktur. 33:50 ayetinde mümin erkeklerin astından geçişi de önemlidir. Müminler böyle bir kısıtlamaya tabi değildir. Diledikleri kadınla ecirlerini vererek evlenme şansına sahiptirler. Bu nedenle ast/daha aşağı geçişi tercih edilmiş olabilir. 


-493-493Mümin kadınlar. İman etmiş kadınlar.-744-744Yetişkin bir erkek ve bir kadın arasında gerçekleşen evlilik/izdivaç bağı/sözleşmesi/misâkıdır. Cinselliği de içeren bu bağa, bu bağdan doğacak olan çocukların sorumluluğunu almaya söz vermekdir. Karşılıklı yapılan bu sözleşmeye aykırı olarak başka kimselerle zina etmemektir. Bu sözleşmeden doğacak olan çocukların babasının kesin olarak kadınla nikahlanmış olan erkeğin olacağını insanlara duyurmaktır, deklere etmektir. Kur'an'da nikahlanmak bir ritüele bağlanmamıştır. Nikahlanmak kolaylaştırılmıştır. Bir yere kadar (2 kez) boşanma da kolaylaştırılmıştır. Biricik dinimiz İslam yani sadece Kur'an insanlara asla eziyet etmez. Nikahlanmak isteyenler karşılıklı olarak bu taleplerini birbirlerine iletirler ve aralarında bir bağ/akit yapmaya kadar verirler. Yaptıkları bu bağı/akti topluma duyururlar ki kadının ve erkeğin nikahlı olduğu bilinsin. İmam nikahı diye bir şey Kur'an'da yoktur. İki kişi arasında gerçekleşen bu bağın topluma duyurulması zorunluluğu vardır. Amaç toplumun bu nikahtan haberdar olmasıdır. Boşanma durumunda da topluma bu durumun bildirilme zorunluluğu vardır. -497-497Uygulamaya koymak, belirlemek, önceden fikslemek/sabitlemek, zorunlu olarak uygulamaya koymak. -20-

20Bağışlayan.

-2-

2Yüce merhameti tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran. Bebeği için rahmetin tecelli etmiş hali olan anne rahmi gibi rahmetini tecelli ettiren/ortaya koyan/vücut bulduran.

*Resûl Muhammed.

**Karşılıklarını, mehirlerini.

***Kadın.

****Mümin erkeklere verilen hakların daha astından/aşağısından.

null
(Ahzâb) 33:50

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

ya eyyuha

ey

يَا أَيُّهَا

-

2

n-nebiyyu

nebi

النَّبِيُّ

نبا

3

inna

doğrusu

إِنَّا

-

4

ehlelna

helal kıldık

أَحْلَلْنَا

حلل

5

leke

sana

لَكَ

-

6

ezvaceke

(senin) eşlerini

أَزْوَاجَكَ

زوج

7

l-lati

kimseler ki

اللَّاتِي

-

8

ateyte

verdin

اتَيْتَ

اتي

9

ucurahunne

ecirlerini onların

أُجُورَهُنَّ

اجر

10

ve ma

 

وَمَا

-

11

meleket

malik olduğunu

مَلَكَتْ

ملك

12

yeminuke

yemininle

يَمِينُكَ

يمن

13

mimma

 

مِمَّا

-

14

efa'e

feyz verdiğinden

أَفَاءَ

فيا

15

llahu

Allah'ın

اللَّهُ

-

16

aleyke

sana

عَلَيْكَ

-

17

ve benati

ve kızlarını

وَبَنَاتِ

بني

18

ammike

amcanın

عَمِّكَ

عمم

19

ve benati

ve kızlarını

وَبَنَاتِ

بني

20

ammatike

halanın

عَمَّاتِكَ

عمم

21

ve benati

ve kızlarını

وَبَنَاتِ

بني

22

halike

dayının

خَالِكَ

خول

23

ve benati

ve kızlarını

وَبَنَاتِ

بني

24

halatike

teyzenin

خَالَاتِكَ

خول

25

l-lati

kimseler ki

اللَّاتِي

-

26

hacerne

hicret ettiler

هَاجَرْنَ

هجر

27

meake

seninle beraber

مَعَكَ

-

28

vemraeten

ve bir kadın

وَامْرَأَةً

مرا

29

mu'mineten

müminât

مُؤْمِنَةً

امن

30

in

eğer

إِنْ

-

31

vehebet

hibe ettiyse

وَهَبَتْ

وهب

32

nefseha

kendi nefsini

نَفْسَهَا

نفس

33

linnebiyyi

nebiye

لِلنَّبِيِّ

نبا

34

in

eğer

إِنْ

-

35

erade

arzuladıysa

أَرَادَ

رود

36

n-nebiyyu

nebi

النَّبِيُّ

نبا

37

en

ki

أَنْ

-

38

yestenkihaha

nikahlamayı onu

يَسْتَنْكِحَهَا

نكح

39

halisaten

bir halistir

خَالِصَةً

خلص

40

leke

sana

لَكَ

-

41

min

 

مِنْ

-

42

duni

astından

دُونِ

دون

43

l-mu'minine

müminlerin

الْمُؤْمِنِينَ

امن

44

kad

muhakkak

قَدْ

-

45

alimna

bildik

عَلِمْنَا

علم

46

ma

 

مَا

-

47

feradna

farz kıldığımızı

فَرَضْنَا

فرض

48

aleyhim

üzerlerine onların

عَلَيْهِمْ

-

49

fi

 

فِي

-

50

ezvacihim

eşlerinde onların

أَزْوَاجِهِمْ

زوج

51

ve ma

ve

وَمَا

-

52

meleket

malik oldukları

مَلَكَتْ

ملك

53

eymanuhum

sağ ellerini

أَيْمَانُهُمْ

يمن

54

likeyla

içindir

لِكَيْلَا

-

55

yekune

olmaması

يَكُونَ

كون

56

aleyke

sana

عَلَيْكَ

-

57

haracun

bir engel/yasak

حَرَجٌ

حرج

58

ve kane

ve oldu

وَكَانَ

كون

59

llahu

Allah

اللَّهُ

-

60

gafuran

bir Gafûr

غَفُورًا

غفر

61

rahimen

bir Rahîm

رَحِيمًا

رحم


3581|33|50|يَٰٓأَيُّهَا ٱلنَّبِىُّ إِنَّآ أَحْلَلْنَا لَكَ أَزْوَٰجَكَ ٱلَّٰتِىٓ ءَاتَيْتَ أُجُورَهُنَّ وَمَا مَلَكَتْ يَمِينُكَ مِمَّآ أَفَآءَ ٱللَّهُ عَلَيْكَ وَبَنَاتِ عَمِّكَ وَبَنَاتِ عَمَّٰتِكَ وَبَنَاتِ خَالِكَ وَبَنَاتِ خَٰلَٰتِكَ ٱلَّٰتِى هَاجَرْنَ مَعَكَ وَٱمْرَأَةً مُّؤْمِنَةً إِن وَهَبَتْ نَفْسَهَا لِلنَّبِىِّ إِنْ أَرَادَ ٱلنَّبِىُّ أَن يَسْتَنكِحَهَا خَالِصَةً لَّكَ مِن دُونِ ٱلْمُؤْمِنِينَ قَدْ عَلِمْنَا مَا فَرَضْنَا عَلَيْهِمْ فِىٓ أَزْوَٰجِهِمْ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَٰنُهُمْ لِكَيْلَا يَكُونَ عَلَيْكَ حَرَجٌ وَكَانَ ٱللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا
50. Yâ eyyuhen nebiyyu innâ ahlelnâ leke ezvâcekelletî âteyte ucûrehunne ve mâ meleket yemînuke mimmâ efâallâhu aleyke ve benâti ammike ve benâti ammâtike ve benâti hâlike ve benâti halâtikellâtî hâcerne meâk(meâke), vemreeten mu’mineten in vehebet nefsehâ lin nebiyyi in erâden nebiyyu en yestenkihahâ hâlisaten leke min dûnil mu’minîn(mu’minîne), kad alimnâ mâ faradnâ aleyhim fî ezvâcihim ve mâ meleket eymânuhum li keylâ yekûne aleyke harac(haracun), ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen).