Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Ahzâb) 33:19
Cimrilerdir/pintilerdir sizlere karşı; öyle ki geldiği zaman korku; görürsün onları bakarlar sana; döner/devrilir gözleri onların kimse gibi (ki) örter bir baygınlık onun üzerini ölümden; öyle ki giderdiği zaman (o) korkuyu; incitirler/yaralarlar sizleri sivri/keskin dillerle; cimrilerdir/pintilerdir hayra karşı; işte bunlar; asla iman47 etmezler; öyle ki boşa çıkardı Allah onların yaptıklarını; ve oldu bu Allah'a karşı bir kolay.
-47-

47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

null
(Ahzâb) 33:19

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

eşihhaten

cimrilerdir/pintilerdir

أَشِحَّةً

شحح

2

aleykum

sizlere karşı

عَلَيْكُمْ

-

3

feiza

öyle ki 

فَإِذَا

-

4

ca'e

geldiği zaman

جَاءَ

جيا

5

l-havfu

korku

الْخَوْفُ

خوف

6

raeytehum

görürsün onları

رَأَيْتَهُمْ

راي

7

yenzurune

bakarlar

يَنْظُرُونَ

نظر

8

ileyke

sana

إِلَيْكَ

-

9

teduru

döner/devrilir

تَدُورُ

دور

10

ea'yunuhum

gözleri onların

أَعْيُنُهُمْ

عين

11

kallezi

kimse gibi

كَالَّذِي

-

12

yugşa

baygınlık örter 

يُغْشَىٰ

غشو

13

aleyhi

üzerini onun

عَلَيْهِ

-

14

mine

 

مِنَ

-

15

l-mevti

ölümden

الْمَوْتِ

موت

16

feiza

öyle ki 

فَإِذَا

-

17

zehebe

giderdiği zaman

ذَهَبَ

ذهب

18

l-havfu

korkuyu

الْخَوْفُ

خوف

19

selekukum

incitirler/yaralarlar sizleri

سَلَقُوكُمْ

سلق

20

bielsinetin

dillerle

بِأَلْسِنَةٍ

لسن

21

hidadin

sivri/keskin

حِدَادٍ

حدد

22

eşihhaten

cimrilerdir/pintilerdir

أَشِحَّةً

شحح

23

ala

karşı

عَلَى

-

24

l-hayri

hayra

الْخَيْرِ

خير

25

ulaike

işte bunlar

أُولَٰئِكَ

-

26

lem

asla

لَمْ

-

27

yu'minu

iman etmezler

يُؤْمِنُوا

امن

28

feehbeta

öyle ki boşa çıkardı

فَأَحْبَطَ

حبط

29

llahu

Allah

اللَّهُ

-

30

ea'malehum

yaptıklarını onların

أَعْمَالَهُمْ

عمل

31

ve kane

ve oldu

وَكَانَ

كون

32

zalike

bu

ذَٰلِكَ

-

33

ala

karşı

عَلَى

-

34

llahi

Allah'a

اللَّهِ

-

35

yesiran

bir kolay

يَسِيرًا

يسر


3550|33|19|أَشِحَّةً عَلَيْكُمْ فَإِذَا جَآءَ ٱلْخَوْفُ رَأَيْتَهُمْ يَنظُرُونَ إِلَيْكَ تَدُورُ أَعْيُنُهُمْ كَٱلَّذِى يُغْشَىٰ عَلَيْهِ مِنَ ٱلْمَوْتِ فَإِذَا ذَهَبَ ٱلْخَوْفُ سَلَقُوكُم بِأَلْسِنَةٍ حِدَادٍ أَشِحَّةً عَلَى ٱلْخَيْرِ أُو۟لَٰٓئِكَ لَمْ يُؤْمِنُوا۟ فَأَحْبَطَ ٱللَّهُ أَعْمَٰلَهُمْ وَكَانَ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرًا
19. Eşıhhaten aleykum fe izâ câel havfu reeytehum yenzurûne ileyke tedûru a’yunuhum kellezî yugşâ aleyhi minel mevt(mevti), fe izâ zehebel havfu selekûkum bi elsinetin hıdâdin eşıhhaten alel hayr(hayrı), ulâike lem yu’minû fe ahbetallâhu a’mâlehum, ve kâne zâlike alallâhi yesîrâ(yesîren).