Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Nûr) 24:41

Görmez misin? Doğrusu Allah'ı; tesbih57 eder O’nu, göklerdeki162 ve yerdeki/yeryüzündeki kimse; ve kuş164; saflar halinde; her biri muhakkak ki bildi kendi salâtını75; ve tesbihini57; ve Allah bilendir onların yaptıklarını.

-57-

57Yaratılış amacına uygun olarak bir rotada/yörüngede yüzüp ilerlemek.

-162-

162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.

-164-

164Saflar halinde uçan kuş. Göçmen kuşlar. Kendilerine bahşedilen jeomanyetik GPS sistemini takip ederek yılda iki kez göç etmeleri salâtlarıdır. 

-75-

75Bir göçmen kuşun kendisine verilen jeomanyetik GPS sistemini kullanarak bir hedefe doğru (göç) zihnen ve bedenen uçması.


(Nûr) 24:41

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

elem

أَلَمْ

-

2

tera

görmez misin?

تَرَ

راي

3

enne

doğrusu

أَنَّ

-

4

llahe

Allah'ı

اللَّهَ

-

5

yusebbihu

tesbih eder

يُسَبِّحُ

سبح

6

lehu

onu

لَهُ

-

7

men

kimse

مَنْ

-

8

fi

فِي

-

9

s-semavati

göklerdeki

السَّمَاوَاتِ

سمو

10

vel'erdi

ve yerdeki/yeryüzündeki

وَالْأَرْضِ

ارض

11

ve ttayru

ve kuş

وَالطَّيْرُ

طير

12

saffatin

saflar halinde

صَافَّاتٍ

صفف

13

kullun

her biri

كُلٌّ

كلل

14

kad

muhakkak ki

قَدْ

-

15

alime

bildi

عَلِمَ

علم

16

salatehu

kendi salatını

صَلَاتَهُ

صلو

17

ve tesbihahu

ve tesbihini

وَتَسْبِيحَهُ

سبح

18

vallahu

ve Allah

وَاللَّهُ

-

19

alimun

bilendir

عَلِيمٌ

علم

20

bima

بِمَا

-

21

yef'alune

onların yaptıklarını

يَفْعَلُونَ

فعل

2830|24|41|أَلَمْ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُسَبِّحُ لَهُۥ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱلطَّيْرُ صَٰٓفَّٰتٍ كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلَاتَهُۥ وَتَسْبِيحَهُۥ وَٱللَّهُ عَلِيمٌۢ بِمَا يَفْعَلُونَ
41. E lem tera ennallâhe yusebbihu lehu men fîs semâvâti vel ardı vet tayru sâffât(sâffâtin), kullun kad alime salâtehu ve tesbîhah(tesbîhahu), vallâhu alîmun bimâ yef’alûn(yef’alûne).