Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Hac) 22:41

Kimseler; eğer güçlendirsek/sağlam şekilde yerleştirsek yerde/yeryüzünde; ikame572 ederlerdi salâtı5; ve verirlerdi zekâtı10; ve emrederlerdi marufla291; ve engellerlerdi/yasaklarlardı münkeri82; ve Allah'adır akıbeti emirlerin/işlerin.

-572-572Ayağa kaldırmak, dikmek, kaldırıp devam ettirmek, ortaya koymak, meydana çıkarmak, ayakta tutmak. -5-

5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).

-10-

10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür. 

-291-

291Evrensel kabuller, evrenin işleyişine uygun davranışlar, normlar.

-82-

82İğrençleştirilmiş, çirkinleştirilmiş. Pasif gelen bir kelimedir. Evrenin kabullerini yani işleyişini bozan uygulamalar mutlak ki çirkinlikle ve iğrençlikle sona erer.  

(Hac) 22:41

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

ellezine

kimseler

الَّذِينَ

-

2

in

eğer

إِنْ

-

3

mekkennahum

güçlendirsek/sağlam şekilde yerleştirsek onları

مَكَّنَّاهُمْ

مكن

4

fi

فِي

-

5

l-erdi

yerde/yeryüzünde

الْأَرْضِ

ارض

6

ekamu

dikerlerdi/ayağa kaldırırlardı

أَقَامُوا

قوم

7

s-salate

salatı

الصَّلَاةَ

صلو

8

ve atevu

ve verirlerdi

وَاتَوُا

اتي

9

z-zekate

zekâtı

الزَّكَاةَ

زكو

10

ve emeru

ve emrederlerdi

وَأَمَرُوا

امر

11

bil-mea'rufi

evrensel kabullerle/normlarla

بِالْمَعْرُوفِ

عرف

12

ve nehev

ve engellerlerdi /yasaklarlardı

وَنَهَوْا

نهي

13

ani


عَنِ

-

14

l-munkeri

iğrençleştirilmişten/çirkinleştirilmişten

الْمُنْكَرِ

نكر

15

velillahi

ve Allah'adır

وَلِلَّهِ

-

16

aakibetu

akıbeti

عَاقِبَةُ

عقب

17

l-umuri

emirlerin/işlerin

الْأُمُورِ

امر

2634|22|41|ٱلَّذِينَ إِن مَّكَّنَّٰهُمْ فِى ٱلْأَرْضِ أَقَامُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتَوُا۟ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَمَرُوا۟ بِٱلْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا۟ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَلِلَّهِ عَٰقِبَةُ ٱلْأُمُورِ
41. Ellezîne in mekkennâhum fîl ardı ekâmûs salâte ve âtevuz zekâte ve emerû bil ma’rûfi ve nehev anil munker(munkeri), ve lillâhi âkıbetul umûr(umûri).