Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Bakara) 2:61

Ve dediğiniz zaman: “Ey Musa! Asla sabretmeyiz51 tek bir yemeğe; öyle ki dua80 et bizlere; Rabbine4; çıkarsın bizlere bitirdiğinden yerin baklagilinden; ve hıyarından/kabağından; ve sarımsağından; ve mercimeğinden; ve soğanından onun”; dedi (Musa): “Takas mı edersiniz o ast/aşağı olanı o hayır olanla? İnin bir şehre; öyle ki doğrusu sizleredir sual ettiğiniz/sorduğunuz”; ve vuruldu üzerlerine aşağılık/alçaklık ve miskinlik113; ve maruz kaldılar Allah’tan bir gazaba; işte bu; nedeniyledir ki kâfirlik25 eder oldular Allah'ın ayetlerine; ve katleder35 (oldular) nebileri132 hak değilken; işte bu; nedeniyledir (ki) isyan ettiler ve sınırı aşar oldular.

-51-

51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.

-80-

80Çağırma.

-4-

4Efendi, komuta eden.

-113-

113Açlık sınırında yaşayan.

-25-

25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.  

-35-

35Öldürmek, savaşmak, zor duruma sokmak, aşırı derecede rahatsız etmek, zarar vermek.

-132-

132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.

(Bakara) 2:61

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

ve iz

ve o zaman

وَإِذْ

-

2

kultum

dediniz

قُلْتُمْ

قول

3

ya musa

ey Musa

يَا مُوسَىٰ

-

4

len

asla

لَنْ

-

5

nesbira

sabretmeyiz

نَصْبِرَ

صبر

6

ala

عَلَىٰ

-

7

taaamin

bir yemeğe

طَعَامٍ

طعم

8

vahidin

tek

وَاحِدٍ

وحد

9

fed'u

öyle ki dua et

فَادْعُ

دعو

10

lena

bizlere

لَنَا

-

11

rabbeke

Rabbine

رَبَّكَ

ربب

12

yuhric

çıkarsın

يُخْرِجْ

خرج

13

lena

bizlere

لَنَا

-

14

mimma

مِمَّا

-

15

tunbitu

bitirdiğinden

تُنْبِتُ

نبت

16

l-erdu

yerin

الْأَرْضُ

ارض

17

min

مِنْ

-

18

bekliha

baklagilinden

بَقْلِهَا

بقل

19

vekissaiha

ve hıyarından/kabağından

وَقِثَّائِهَا

قثا

20

vefumiha

ve sarımsağından

وَفُومِهَا

فوم

21

veadesiha

ve mercimeğinden

وَعَدَسِهَا

عدس

22

ve besaliha

ve soğanından onun

وَبَصَلِهَا

بصل

23

kale

dedi (Musa)

قَالَ

قول

24

etestebdilune

takas mı edersiniz

أَتَسْتَبْدِلُونَ

بدل

25

llezi

olan

الَّذِي

-

26

huve

o

هُوَ

-

27

edna

ast/aşağı/

أَدْنَىٰ

دنو

28

billezi'

olanla

بِالَّذِي

-

29

huve

o

هُوَ

-

30

hayrun

hayır

خَيْرٌ

خير

31

hbitu

inin

اهْبِطُوا

هبط

32

misran

bir şehre

مِصْرًا

مصر

33

feinne

öyle ki doğrusu

فَإِنَّ

-

34

lekum

sizleredir

لَكُمْ

-

35

ma

مَا

-

36

seeltum

sual ettiğiniz/sorduğunuz

سَأَلْتُمْ

سال

37

ve duribet

ve vuruldu

وَضُرِبَتْ

ضرب

38

aleyhimu

üzerlerine

عَلَيْهِمُ

-

39

z-zilletu

aşağılık/alçaklık

الذِّلَّةُ

ذلل

40

velmeskenetu

ve miskinlik

وَالْمَسْكَنَةُ

سكن

41

ve ba'u

ve maruz kaldılar/

وَبَاءُوا

بوا

42

bigadebin

bir gazaba

بِغَضَبٍ

غضب

43

mine

-tan

مِنَ

-

44

llahi

Allah-

اللَّهِ

-

45

zalike

işte bu

ذَٰلِكَ

-

46

biennehum

doğrusu onların nedeniyledir

بِأَنَّهُمْ

-

47

kanu

oldular

كَانُوا

كون

48

yekfurune

Kâfirlik ederler

يَكْفُرُونَ

كفر

49

biayati

ayetlerine

بِايَاتِ

ايي

50

llahi

Allah'ın

اللَّهِ

-

51

ve yektulune

ve katlederler

وَيَقْتُلُونَ

قتل

52

n-nebiyyine

nebileri

النَّبِيِّينَ

نبا

53

bigayri

başka

بِغَيْرِ

غير

54

l-hakki

hak/gerçek

الْحَقِّ

حقق

55

zalike

işte bu

ذَٰلِكَ

-

56

bima

nedeniyledir

بِمَا

-

57

asav

isyan ettiler

عَصَوْا

عصي

58

ve kanu

ve oldular

وَكَانُوا

كون

59

yea'tedune

sınırı aştılar

يَعْتَدُونَ

عدو

68|2|61|وَإِذْ قُلْتُمْ يَٰمُوسَىٰ لَن نَّصْبِرَ عَلَىٰ طَعَامٍ وَٰحِدٍ فَٱدْعُ لَنَا رَبَّكَ يُخْرِجْ لَنَا مِمَّا تُنۢبِتُ ٱلْأَرْضُ مِنۢ بَقْلِهَا وَقِثَّآئِهَا وَفُومِهَا وَعَدَسِهَا وَبَصَلِهَا قَالَ أَتَسْتَبْدِلُونَ ٱلَّذِى هُوَ أَدْنَىٰ بِٱلَّذِى هُوَ خَيْرٌ ٱهْبِطُوا۟ مِصْرًا فَإِنَّ لَكُم مَّا سَأَلْتُمْ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ ٱلذِّلَّةُ وَٱلْمَسْكَنَةُ وَبَآءُو بِغَضَبٍ مِّنَ ٱللَّهِ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانُوا۟ يَكْفُرُونَ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ وَيَقْتُلُونَ ٱلنَّبِيِّۦنَ بِغَيْرِ ٱلْحَقِّ ذَٰلِكَ بِمَا عَصَوا۟ وَّكَانُوا۟ يَعْتَدُونَ
61. Ve iz kultum yâ mûsâ len nasbira alâ taâmin vâhidin fed’u lenâ rabbeke yuhric lenâ mimmâ tunbitulardu min baklihâ ve kıssâiha ve fûmihâ ve adesihâ ve basalihâ, kâle e testebdilûnellezî huve ednâ billezî huve hayr(hayrun), ihbitû mısran fe inne lekum mâ seeltum ve duribet aleyhimuz zilletu vel meskenetu ve bâu bi gadabin minallâh(minallâhi), zâlike bi ennehum kânû yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnen nebiyyîne bi gayril hak(hakkı), zâlike bi mâ asav ve kânû ya’tedûn(ya’tedûne).