Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Bakara) 2:43

Ve dikin/ayağa kaldırın salâtı5; ve verin zekâtı10; ve rükû11 edin rükû11 edenlerle birlikte.

-5-

5Müminlerin belirli vakitlerde (sabah ve akşam) akılla/fikirle Kur’an okuması, Kur’an dersi yaparak Kur’an’ın peşinden koşması. Akşam salâtı (Güneş’in batmasıyla başlar ve havanın tam kararmasıyla biter) ve sabah salâtı (havanın halen tam karanlık olduğu son anlarda başlar ve Güneş’in doğuşuyla biter).

-10-

10Arınma; her türlü kazançtan toplumun hakkını verme. Kazancın arınması-vergi; kazanç/kâr elde edildiğinde toplumun hakkı olan payın beklemeden topluma geri verilmesi. Oranı kamu otoritesi ihtiyaca göre belirler. Kamunun vergi almadığı kalemlerde kazancın 1/5'i topluma geri döndürülür. 

-11-

11Beynin (bedenle veya bedensiz) eğilmesi, dize gelmesi, baş eğmesi.

‘rkeu’ kelimesi kökü (ركع) reverans/selam ya da teşekkür anlamına eğilme ya da diz kırma biçiminde yapılan hareket (bow), diz çökmek (kneel), teslim olmak/kabullenmek (submit), dize gelmek (surrender), olup namazda başı ve omurgayı eğmek (rüku etmek) (bow in pray), alçakgönüllülük ve kibirden yoksun olmayı belirtmek için başı eğmek (ibadette veya başka durumlarda) (to denote humility and self-abasement either in worship or in other cases.), yaşlanmaya bağlı başın eğilmesi (he lowered his head and he (an old man) bowed himself, or bent himself, or became bowed or bent, by reason of age), yorgun devenin başını eğmesi, hurma ağacının eğilmesi, zengin birisinin daha sonradan fakirleşmesi sonrası önceki yeterliliğini, durumunun azalması, alçalması) anlamındadır. Lane's Lexicon, page 1153 (of 3039)

(Bakara) 2:43

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

ve ekimu

ve dikin/ayağa kaldırın

وَأَقِيمُوا

قوم

2

s-salate

salatı

الصَّلَاةَ

صلو

3

ve atu

ve verin

وَاتُوا

اتي

4

z-zekate

zekâtı

الزَّكَاةَ

زكو

5

verkeu

ve rükû edin

وَارْكَعُوا

ركع

6

mea

birlikte

مَعَ

-

7

r-rakiiyne

rükû edenlerle

الرَّاكِعِينَ

ركع

50|2|43|وَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱرْكَعُوا۟ مَعَ ٱلرَّٰكِعِينَ
43. Ve ekîmûs salâte ve âtûz zekâte verkeû mear râkiîn(râkiîne).