Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Bakara) 2:27

Kimseler (ki) bozdular ahdi/antlaşmayı Allah'a (olan) mîsâkının129 sonrasında; ve kestiler emrettiğini Allah'ın; ki onunla (mîsâkla) birleştirmesini187 (emretti); ve fesat çıkarırlar/bozgunculuk yaparlar yerde/yeryüzünde; işte bunlar; onlardır kaybedenler/zarara uğrayanlar.

-129-

129Antlaşma/sözleşme/ahit. İnsan bilincinin hiperuzayda/arşta Yüce Allah'la yaptığı sözleşme. Özü; tek tanrıcı olmak, şirke girmemek, kutsal kitaplara tabi olmak, resullerle kutsal kitapların arasını ayırmamak, şeytanın adımlarını takip etmemek. Kısacası sadece Kur'an'ın emir ve yasaklarına tabi olmak.  

-187-

187Resullerle Yüce Allah’ın yani O’nun kutsal kitaplarının arasını ayırmama. Yüce Allah’ın tek dini olan İslam’ı parçalara bölmeme. Resulleri kutsal kitaplardan ayırmama. Talmud, Kütüb-i Sitte, Riyâzu's Sâlihîn gibi insan söylentileriyle/hadislerle, zan içeren kitaplar aracılığıyla resulleri kutsal kitaplardan ayırmama. Resullerle Yüce Allah’ın arası ayrılmışsa bunu birleştirme. Sadece kutsal kitaplara dönme. Sadece Kur’an deme.

(Bakara) 2:27

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

ellezine

kimseler

الَّذِينَ

-

2

yenkudune

bozdular

يَنْقُضُونَ

نقض

3

ahde

ahdi/antlaşmayı

عَهْدَ

عهد

4

llahi

Allah'a

اللَّهِ

-

5

min

مِنْ

-

6

bea'di

sonrasında

بَعْدِ

بعد

7

misakihi

mîsâkı

مِيثَاقِهِ

وثق

8

ve yektaune

ve kestiler

وَيَقْطَعُونَ

قطع

9

ma

مَا

-

10

emera

emrettiğini

أَمَرَ

امر

11

llahu

Allah'ın

اللَّهُ

-

12

bihi

onunla (mîsâkla)

بِهِ

-

13

en

ki

أَنْ

-

14

yusale

birleştirmesini

يُوصَلَ

وصل

15

ve yufsidune

ve fesat çıkarırlar/bozgunculuk yaparlar

وَيُفْسِدُونَ

فسد

16

fi

فِي

-

17

l-erdi

yerde/yeryüzünde

الْأَرْضِ

ارض

18

ulaike

işte bunlar

أُولَٰئِكَ

-

19

humu

onlardır

هُمُ

-

20

l-hasirune

kaybedenler/zarara uğrayanlar

الْخَاسِرُونَ

خسر


34|2|27|ٱلَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهْدَ ٱللَّهِ مِنۢ بَعْدِ مِيثَٰقِهِۦ وَيَقْطَعُونَ مَآ أَمَرَ ٱللَّهُ بِهِۦٓ أَن يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِى ٱلْأَرْضِ أُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْخَٰسِرُونَ
27. Ellezîne yenkudûne ahdallâhi min ba’di mîsâkıh(mîsâkıhî), ve yaktaûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yufsidûne fîl ard(ardı) ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).