Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Bakara) 2:26

Doğrusu Allah çekinmez; ki vurur/ortaya koyar bir misal/örnek; bir sivrisineği186; öyle ki onun üstündekini (de)186; öyle ki ancak iman47 etmiş kimseler; böylece bilirler ki o (örnek) haktır/gerçektir Rablerinden4; ve ancak kâfirlik25 etmiş kimseler; öyle ki derler: “Neyi amaçladı/arzuladı Allah bu misalle/örnekle?”; saptırır (Allah) onunla (örnekle) bir çoğunu; ve doğru yola kılavuzlar onunla (örnekle) bir çoğunu; ve saptırır değildir (Allah) onunla (örnekle); ancak fâsıkları38.

-186-

186Sivrisinek Yüce Allah'ın örnek verdiği bir canlıdır. Onun üzerinde olan da örnek verilmiştir. Bilimsel veriler göstermiştir ki küçücük bir sivrisineğin üzerinde çok sayıda bakteri yaşamaktadır. Sıtma mikrobu taşıyan sivrisineğin tek bir ısırığı sıtma hastalığına neden olabilir. Sivrisineğin insanlık tarihinde en çok insanın ölmesine neden olan sıtma hastalığına neden olması nedeniyle örnek olarak gösterilmesi Kur'an'ın büyük bir bilimsel mucizedir.

“Doğrusu Allah çekinmez, ki ortaya koyar bir örnek; bir sivrisineği; onun üstündekini de.”: Sivrisinek ve onun üstündeki bakteriler.

-47-

47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

-4-

4Efendi, komuta eden.

-25-

25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.  

-38-

38Sapkın, doğru yoldan çıkan.

(Bakara) 2:26

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

inne

doğrusu

إِنَّ

-

2

llahe

Allah

اللَّهَ

-

3

la

لَا

-

4

yestehyi

çekinmez

يَسْتَحْيِي

حيي

5

en

ki

أَنْ

-

6

yedribe

vurur/ortaya koyar

يَضْرِبَ

ضرب

7

meselen

bir misal/örnek

مَثَلًا

مثل

8

ma

مَا

-

9

beudeten

bir sivrisineği

بَعُوضَةً

بعض

10

fe ma

öyle ki

فَمَا

-

11

fevkaha

onun üstündekini (de)

فَوْقَهَا

فوق

12

feemma

öyle ki ancak

فَأَمَّا

-

13

ellezine

kimseler

الَّذِينَ

-

14

amenu

iman etmiş

امَنُوا

امن

15

feyea'lemune

böylece bilirler

فَيَعْلَمُونَ

علم

16

ennehu

ki o

أَنَّهُ

-

17

l-hakku

haktır/gerçektir

الْحَقُّ

حقق

18

min

مِنْ

-

19

rabbihim

Rablerinden

رَبِّهِمْ

ربب

20

ve emma

ve ancak

وَأَمَّا

-

21

ellezine

kimseler

الَّذِينَ

-

22

keferu

kâfirlik etmiş

كَفَرُوا

كفر

23

feyekulune

öyle ki derler

فَيَقُولُونَ

قول

24

maza

neyi

مَاذَا

-

25

erade

amaçladı/arzuladı

أَرَادَ

رود

26

llahu

Allah

اللَّهُ

-

27

bihaza

bu

بِهَٰذَا

-

28

meselen

misalle/örnekle

مَثَلًا

مثل

29

yudillu

saptırır (Allah)

يُضِلُّ

ضلل

30

bihi

onunla (örnekle)

بِهِ

-

31

kesiran

bir çoğunu

كَثِيرًا

كثر

32

ve yehdi

ve doğru yola kılavuzlar

وَيَهْدِي

هدي

33

bihi

onunla (örnekle)

بِهِ

-

34

kesiran

bir çoğunu

كَثِيرًا

كثر

35

ve ma

ve değildir

وَمَا

-

36

yudillu

Saptır (Allah)

يُضِلُّ

ضلل

37

bihi

Onunla (örnekle)

بِهِ

-

38

illa

dışında

إِلَّا

-

39

l-fasikine

fâsıklar

الْفَاسِقِينَ

فسق

33|2|26|إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَسْتَحْىِۦٓ أَن يَضْرِبَ مَثَلًا مَّا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ وَأَمَّا ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ فَيَقُولُونَ مَاذَآ أَرَادَ ٱللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا يُضِلُّ بِهِۦ كَثِيرًا وَيَهْدِى بِهِۦ كَثِيرًا وَمَا يُضِلُّ بِهِۦٓ إِلَّا ٱلْفَٰسِقِينَ
26. İnnallâhe lâ yestahyî en yadribe meselen mâ beûdaten fe mâ fevkahâ fe emmellezîne âmenû fe ya’lemûne ennehul hakku min rabbihim, ve emmellezîne keferû fe yekûlûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ(meselen), yudıllu bihî kesîran ve yehdî bihî kesîrâ(kesîran) ve mâ yudıllu bihî illel fâsıkîn(fâsıkîne).