Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Bakara) 2:255
Allah’tır; yoktur ilâh74 O'nun dışında; Hayy’dır371; Kayyûm’dur372; tutmaz O’nu bir uyuklama ve de bir uyku; O'nadır göklerdeki ve yerdeki; kimdir ki şefâat114 eder indinde/katında O’nun; izni dışında O'nun; bilir ellerinin arasındakini ve arkalarındakini; ve kuşatmazlar bir şey ilminden O’nun dilediği dışında; kaplar kürsüsü370 O’nun gökleri ve yeri; ağır gelmez O’na koruyup gözetmek ikisini; ve O’dur Aliyy373; Azîm94.
-74-

74Tanrı. Tektir; dengi/eşiti ve benzeri yoktur. Ne doğmuştur ne de doğurulmuştur. Gücünü, varlığını bizzat kendisinden alır ve sonsuz bir şekilde devam ettirir. Ebedi ve ezeli olandır; hiçbir yıkıma uğramadan, değişmeden, zayıflamadan, eksilmeden, sonsuz şekilde gücünü kuvvetini koruyandır. Kendisinden başka her şeyin O’na muhtaç olduğudur, hiçbir şeye bağlı olmadan hükmedendir. En yüce sıfatların sahibi olup dilediğinde tecelli ettirendir.

-371-371Diri, canlı, hayatta, yaşayan, aktif, durağan olmayan. Bu sıfatla yarattıklarına hayat ve dirilik veren.-372-

372Dik, ayakta, eğilmeyen, çökmeyen. Bu sıfatıyla yarattıklarını ayakta tutan.

-114-

114Yargılama esnasında araya girip müdahale etmek. Şefâat kavramı şeytanın en büyük aldatmacasıdır. Şefâatin tamamı Yüce Allah'a aittir. O'nun astından şefâatçiler ummak şirktir.

Şeytanın en büyük tuzağı: Şefâat aldatmacası

-370-370Taht/kürsü. Yüce Allah'ın belirli sıfatlarının tecelli etmesiyle oluşmuş olan, çoklu boyutlara sahip bir kürsü, bir platform. İş ve oluşların gerçekleştiği arena. Bu kürsü içinde evrenler yaratılmaktadır.  -373-

373Aşkın, her şeyden daha üstün, daha yüksek.

-94-

94Büyük/azametli.

null
(Bakara) 2:255

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

allahu

Allah’tır

اللَّهُ

-

2

la

yoktur

لَا

-

3

ilahe

ilah

إِلَٰهَ

اله

4

illa

dışında

إِلَّا

-

5

huve

O'nun

هُوَ

-

6

l-hayyu

Hayy’dır

الْحَيُّ

حيي

7

l-kayyumu

Kayyûm’dur

الْقَيُّومُ

قوم

8

la

 

لَا

-

9

te'huzuhu

tutmaz O’nu

تَأْخُذُهُ

اخذ

10

sinetun

bir uyuklama

سِنَةٌ

وسن

11

vela

ve de

وَلَا

-

12

nevmun

bir uyku

نَوْمٌ

نوم

13

lehu

O'nadır

لَهُ

-

14

ma

 

مَا

-

15

fi

 

فِي

-

16

s-semavati

göklerdeki

السَّمَاوَاتِ

سمو

17

ve ma

ve

وَمَا

-

18

fi

 

فِي

-

19

l-erdi

yerdeki

الْأَرْضِ

ارض

20

men

kimdir

مَنْ

-

21

za

 

ذَا

-

22

llezi

ki

الَّذِي

-

23

yeşfeu

şefaat eder

يَشْفَعُ

شفع

24

indehu

indinde O’nun

عِنْدَهُ

عند

25

illa

dışında

إِلَّا

-

26

biiznihi

O’nun izni

بِإِذْنِهِ

اذن

27

yea'lemu

bilir

يَعْلَمُ

علم

28

ma

 

مَا

-

29

beyne

arasında

بَيْنَ

بين

30

eydihim

ellerinin arasındakisini

أَيْدِيهِمْ

يدي

31

ve ma

ve

وَمَا

-

32

halfehum

arkalarındakini

خَلْفَهُمْ

خلف

33

ve la

ve

وَلَا

-

34

yuhitune

kuşatmazlar

يُحِيطُونَ

حوط

35

bişey'in

bir şey

بِشَيْءٍ

شيا

36

min

 

مِنْ

-

37

ilmihi

ilminden O’nun

عِلْمِهِ

علم

38

illa

dışında

إِلَّا

-

39

bima

 

بِمَا

-

40

şa'e

dilediği

شَاءَ

شيا

41

vesia

kaplar

وَسِعَ

وسع

42

kursiyyuhu

kürsüsü O’nun

كُرْسِيُّهُ

كرس

43

s-semavati

gökleri

السَّمَاوَاتِ

سمو

44

vel'erde

ve yeri

وَالْأَرْضَ

ارض

45

ve la

 

وَلَا

-

46

yeuduhu

ağır gelmez O’na

يَئُودُهُ

اود

47

hifzuhuma

koruyup gözetmek ikisini

حِفْظُهُمَا

حفظ

48

ve huve

ve O’dur

وَهُوَ

-

49

l-aliyyu

Aliyy

الْعَلِيُّ

علو

50

l-azimu

Azîm

الْعَظِيمُ

عظم

 


262|2|255|ٱللَّهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلْحَىُّ ٱلْقَيُّومُ لَا تَأْخُذُهُۥ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ لَّهُۥ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ مَن ذَا ٱلَّذِى يَشْفَعُ عِندَهُۥٓ إِلَّا بِإِذْنِهِۦ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَىْءٍ مِّنْ عِلْمِهِۦٓ إِلَّا بِمَا شَآءَ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ وَلَا يَـُٔودُهُۥ حِفْظُهُمَا وَهُوَ ٱلْعَلِىُّ ٱلْعَظِيمُ
255. Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm(kayyûmu), lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm(nevmun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard(ardı), menzellezî yeşfeu indehû illâ bi iznih(iznihî) ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bi mâ şâe, vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard(arda), ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm(azîmu).