Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Bakara) 2:248
Ve dedi onlara nebileri132: "Doğrusu onun hükümdarlığının ayeti287 gelmesidir sizlere tabutun; ondadır bir sakinlik/dinginlik Rabbinizden4; ve bir bakiye/kalan Musa ailesinin ve Harun ailesinin geride bıraktığından; yüklendi onu melekler366; doğrusu bundadır mutlak bir ayet287 sizlere; eğer olduysanız müminler27.
-132-

132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.

-287-

287Gösterge, işaret, mucize, indikatör.

-4-

4Efendi, komuta eden.

-366-366Yetki/güç sahibi varlık. -27-

27İtimat eden/emin olan. Yüce Allah'ın varlığına O'nun evren kitabını okuyarak delillerle tanık/şahit olan. Kur'an'ın ilâhi olduğuna kanıtlarla kanaat getirmek ve Kur'an'a itimat etmek/güvenmek.   

(Bakara) 2:248

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

ve kale

ve dedi

وَقَالَ

قول

2

lehum

onlara

لَهُمْ

-

3

nebiyyuhum

nebileri

نَبِيُّهُمْ

نبا

4

inne

doğrusu

إِنَّ

-

5

ayete

ayeti

ايَةَ

ايي

6

mulkihi

onun hükümdarlığının

مُلْكِهِ

ملك

7

en

ki

أَنْ

-

8

ye'tiyekumu

getirir sizlere

يَأْتِيَكُمُ

اتي

9

t-tabutu

tabutu

التَّابُوتُ

-

10

fihi

ondadır

فِيهِ

-

11

sekinetun

bir sakinlik

سَكِينَةٌ

سكن

12

min

 

مِنْ

-

13

rabbikum

Rabbinizden

رَبِّكُمْ

ربب

14

ve bekiyyetun

ve bir bakiye/kalan

وَبَقِيَّةٌ

بقي

15

mimma

-ndan

مِمَّا

-

16

terake

geride bıraktığından

تَرَكَ

ترك

17

alu

ailesinin

الُ

اول

18

musa

Musa

مُوسَىٰ

-

19

ve alu

ve ailesinin

وَالُ

اول

20

harune

Harun

هَارُونَ

-

21

tehmiluhu

yüklendi onu

تَحْمِلُهُ

حمل

22

l-melaiketu

melekler

الْمَلَائِكَةُ

ملك

23

inne

doğrusu

إِنَّ

-

24

fi

 

فِي

-

25

zalike

bundadır

ذَٰلِكَ

-

26

layeten

mutlak bir ayet

لَايَةً

ايي

27

lekum

sizlere

لَكُمْ

-

28

in

eğer

إِنْ

-

29

kuntum

olduysanız

كُنْتُمْ

كون

30

mu'minine

müminler

مُؤْمِنِينَ

امن

 

255|2|248|وَقَالَ لَهُمْ نَبِيُّهُمْ إِنَّ ءَايَةَ مُلْكِهِۦٓ أَن يَأْتِيَكُمُ ٱلتَّابُوتُ فِيهِ سَكِينَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَبَقِيَّةٌ مِّمَّا تَرَكَ ءَالُ مُوسَىٰ وَءَالُ هَٰرُونَ تَحْمِلُهُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةً لَّكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
248. Ve kâle lehum nebiyyuhum inne âyete mulkihî en ye’tiyekumut tâbûtu fîhi sekînetun min rabbikum ve bakiyyetun mimmâ terake âlu mûsâ ve âlu hârûne tahmiluhul melâikeh(melâiketu), inne fî zâlike le âyeten lekum in kuntum mu’minîn(mu’minîne).