Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Bakara) 2:185
Ramazan ayı ki indirildi onda Kur'a; bir doğru yola kılavuz insanlara; ve bir beyanat226 doğru yola kılavuzdan; ve furkan259; öyle ki kim tanık/şahit oldu sizlerden o aya; öyle ki siyam/oruç322 tutsun onda; ve kim oldu bir hasta ya da bir sefer üzerinde; öyle ki adetincedir başka günlerden; ister/diler Allah sizlere kolaylık; ve istemez/dilemez sizlere güçlük/zorluk*; ve bütünlemeniz/tamamlamanız içindir adeti/sayıyı; ve yüceltmeniz içindir Allah'ı; sizleri doğru yola kılavuzlamasına karşı; ve belki sizler şükredersiniz43.
-226-

226Deklere etmek, bildirmek, belli etmek, ifade etmek.

-259-

259Ayıran, bölen, yaran. Doğruyu yanlıştan ışın kılıcı gibi ayıran. Kutsal kitapların her biri bir furkandır. Elbette şerefli Kur'an'ımızdır. Kur'an'ı anlayarak okuyanlar ellerine bu ışın kılıcını almış olur.


-322-322İmtina etmek, çekinmek, sakınmak, uzak durmak anlamındadır. Ramazan ayında (30 gün) siyam/oruç tutulur. Şafağın beyaz ipliği siyah ipliğinden ayırt olunca -gün ışığı karanlıkta ilk belirginleştiğinde- başlar ve Güneş batınca biter. Siyam yemekten, içmekten ve cinsel yakınlaşmadan uzak durmaktır. Hasta veya seferde olanlar tutamadıkları günleri Ramazan ayı dışında tutarlar. Tâkatını kullanarak tutabilenlerse bir miskini/açlık sınırında yaşayanı doyurarak bir fidye verirler. Siyam/oruç tutmak da hayırlıdır; fidye vermek de hayırlıdır. Birbirlerine üstünlükleri yoktur. Siyam/oruç gecesi cinsel yakınlaşma serbesttir.    -43-

43Teşekkür etmek. Minnettar olmak. Şükran (iyilik bilmek; gönül borcu) sahibi olmak.

*Yüce Allah insanlara nerede bir kolaylık sağlamışsa şeytan o şeyi zorlaştırmaya çalışmıştır. Savm/oruç da böyledir. İnsanlar Yüce Allah'ın kolay kıldığını sorularla, detaylarla zorlaştırmaktadır. Zorlaştırma şeytanın vesvesesidir.
null
(Bakara) 2:185

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

şehru

ayı

شَهْرُ

شهر

2

ramedane

ramazan

رَمَضَانَ

-

3

llezi

ki

الَّذِي

-

4

unzile

indirildi

أُنْزِلَ

نزل

5

fihi

onda

فِيهِ

-

6

l-kuranu

Kur'an

الْقُرْانُ

قرا

7

huden

bir doğru yol kılavuz

هُدًى

هدي

8

linnasi

insanlara

لِلنَّاسِ

نوس

9

ve beyyinatin

ve bir beyanat

وَبَيِّنَاتٍ

بين

10

mine

 

مِنَ

-

11

l-huda

doğru yola kılavuzdan

الْهُدَىٰ

هدي

12

velfurkani

ve furkan

وَالْفُرْقَانِ

فرق

13

femen

öyle ki kim

فَمَنْ

-

14

şehide

tanık/şahit oldu

شَهِدَ

شهد

15

minkumu

sizlerden

مِنْكُمُ

-

16

ş-şehra

o aya

الشَّهْرَ

شهر

17

felyesumhu

öyle ki savm/oruç tutsun onda

فَلْيَصُمْهُ

صوم

18

ve men

ve kim

وَمَنْ

-

19

kane

oldu

كَانَ

كون

20

meridan

bir hasta

مَرِيضًا

مرض

21

ev

ya da

أَوْ

-

22

ala

üzerinde

عَلَىٰ

-

23

seferin

bir sefer

سَفَرٍ

سفر

24

feiddetun

öyle ki adetincedir

فَعِدَّةٌ

عدد

25

min

 

مِنْ

-

26

eyyamin

günlerden

أَيَّامٍ

يوم

27

uhara

başka

أُخَرَ

اخر

28

yuridu

ister/diler

يُرِيدُ

رود

29

llahu

Allah

اللَّهُ

-

30

bikumu

sizlere

بِكُمُ

-

31

l-yusra

kolaylık

الْيُسْرَ

يسر

32

ve la

ve

وَلَا

-

33

yuridu

istemez/dilemez

يُرِيدُ

رود

34

bikumu

sizlere

بِكُمُ

-

35

l-usra

güçlük/zorluk

الْعُسْرَ

عسر

36

velitukmilu

ve bütünlemeniz/tamamlamanız için

وَلِتُكْمِلُوا

كمل

37

l-iddete

adeti/sayıyı

الْعِدَّةَ

عدد

38

velitukebbiru

ve yüceltmeniz için

وَلِتُكَبِّرُوا

كبر

39

llahe

Allah'ı

اللَّهَ

-

40

ala

karşı

عَلَىٰ

-

41

ma

 

مَا

-

42

hedakum

doğru yola kılavuzlamasına sizleri

هَدَاكُمْ

هدي

43

veleallekum

ve belki sizler

وَلَعَلَّكُمْ

-

44

teşkurune

şükredersiniz

تَشْكُرُونَ

شكر

 

192|2|185|شَهْرُ رَمَضَانَ ٱلَّذِىٓ أُنزِلَ فِيهِ ٱلْقُرْءَانُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَٰتٍ مِّنَ ٱلْهُدَىٰ وَٱلْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ ٱلشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَىٰ سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ ٱللَّهُ بِكُمُ ٱلْيُسْرَ وَلَا يُرِيدُ بِكُمُ ٱلْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُوا۟ ٱلْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا۟ ٱللَّهَ عَلَىٰ مَا هَدَىٰكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
185. Şehru ramadânellezî unzile fîhil kur’ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân(furkâni), fe men şehide minkumuş şehra fel yesumh(yesumhu), ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve leallekum teşkurûn(teşkurûne).