Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Meryem) 19:65
Rabbidir4 göklerin162 ve yerin; ve ikisi arasındakinin; öyle ki kulluk46 et O’na; ve sabret51 kulluğuna46 O’nun*; bilir misin O’na bir (aynı) isimli49**?
-4-

4Efendi, komuta eden.

-162-

162Kur’an’a göre gök kavramı başımızı göğe çevirip baktığımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şeyi kapsar. Çoğul olarak gökler de çok sayıda gök içeren yapıları işaret etmek için kullanılır. Evren tekil olarak bir göktür. Bu gök içindeki her bir yer de göktür. Örnek; galaksinin içindeki bir bulutsu da bir göktür. Bu nedenle gökler çok sayıda gök içeren evrenimizi işaret eder.

-46-

46Köle olmak/dini hüküm koyucu olarak sadece Yüce Allah'ı bilmek. Sadece O'na tapınmak. O'nun astından ilahlar edinmemek. Yüce Allah'ın kelamı olan sadece Kur'an'ın hükümlerine tabi olmak.  

-51-

51Metanetli direnme. Dengeyi bozmadan/kontrolü kaybetmeden direnme/karşı durma.

-49-

49İsim; Yüce Allah'ın sıfatı ve tecelli edişi. Çoğul olarak 'isimler'; Yüce Allah'ın tüm sıfatları ve tecelli edişleri. En güzel isimler/sıfatlar O'nadır.

*O'na kulluk etmek zorludur, sabır gerektirir, mücadele gerektirir, metanetli direnme gerektirir.

**İsim kelimesi Yüce Allah için kullanıldığında O'nun sıfatlarını işaret eder. O'nun sıfatlarına hiçbir şey sahip olamaz, benzeşemez.  

null
(Meryem) 19:65

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

rabbu

Rabbidir

رَبُّ

ربب

2

s-semavati

göklerin

السَّمَاوَاتِ

سمو

3

vel'erdi

ve yerin

وَالْأَرْضِ

ارض

4

ve ma

ve

وَمَا

-

5

beynehuma

ikisi arasındakinin

بَيْنَهُمَا

بين

6

fea'budhu

öyle ki kulluk et O’na

فَاعْبُدْهُ

عبد

7

vestabir

ve sabret

وَاصْطَبِرْ

صبر

8

liibadetihi

kulluğuna O’nun

لِعِبَادَتِهِ

عبد

9

hel

 

هَلْ

-

10

tea'lemu

bilir misin?

تَعْلَمُ

علم

11

lehu

O’na

لَهُ

-

12

semiyyen

bir (aynı) isimli

سَمِيًّا

سمو


2313|19|65|رَّبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا فَٱعْبُدْهُ وَٱصْطَبِرْ لِعِبَٰدَتِهِۦ هَلْ تَعْلَمُ لَهُۥ سَمِيًّا
65. Rabbus semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâ fa’budhu vastabir li ibâdetih(ibâdetihî), hel ta’lemu lehu semiyyâ(semiyyen).