Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Meryem) 19:58

İşte bunlar; kimselerdir; nimet verdi Allah üzerlerine; nebilerden132; Âdem’in50 zürriyetinden/neslinden; ve Nuh’la birlikte taşıdığımız kimseden; ve İbrahim’in zürriyetinden/neslinden; ve İsrâîl’in (Yakûb'un); ve doğru yola kılavuzladığımız kimseden; ve seçtiğimiz (-den); okunduğu zaman onlara Rahmân'ın1 ayetleri; kapandılar secde12 edenler (olarak); ve ağlayanlar/göz yaşı dökenler (olarak).

-132-

132Kendisine kitap verilen resul/elçi. Her resul/elçi nebi değildir. Her nebi bir resuldür/elçidir.

-50-

50Bilge insandan (Homo Sapiens) ilk nebi/peygamber. Âdem ve eşi örneklemi üzerinden insanlığın başından geçen olaylar Kur'an'la hatırlatılmaktadır. Âdem ve eşinin başından geçen olayların tamamı tüm insanların başından geçmiş olaylardır. Yüce Allah'ın sıfatlarının nasıl tecelli ettiğini öğrenebilen, fikir yürütebilen bir varlık olan Âdem ve eşi bir cennet evreninde rahat ve kolay şekilde yaşamaktaydı. İblîs'in cennet evrenine paralel olan başka bir evrenden fısıldamasıyla Yüce Allah'ın emrine karşı geldiler. Anında tövbe ettiler. Yüce Allah onların tövbelerini kabul etti. İblîs Âdem'e meydan okumaya devam etti. Âdem de kabul etti. Yüce Allah bu karşılıklı meydan okumanın gerçekleşmesine izin verdi. Âdem'i, eşini ve tüm insanları daha alçak olan şu an içinde bulunduğumuz evrene gönderdi. Aynı şekilde İblîs'i ve onun soyundan olan cinleri de paralel bir evrene yerleştirdi. Sınavın kuralı gereği olarak cinlerin insanların kalp ve beyindeki sinir hücrelerine kuantum seviyesinde kendi paralel evrenlerinden fısıldayabilme izni verildi. Tek yapabildikleri fısıldamaktır. Ne yazık ki insanların çoğu bu sınavı kaybetti. 

-1-

1En yüce merhametli.

-12-

12Beynin (bedenle veya bedensiz) diz çöküp boyun eğmesi.

(Meryem) 19:58

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

ulaike

işte bunlar

أُولَٰئِكَ

-

2

ellezine

kimselerdir

الَّذِينَ

-

3

en'ame

nimet verdi

أَنْعَمَ

نعم

4

llahu

Allah

اللَّهُ

-

5

aleyhim

üzerlerine

عَلَيْهِمْ

-

6

mine

مِنَ

-

7

n-nebiyyine

nebilerden

النَّبِيِّينَ

نبا

8

min

مِنْ

-

9

zurriyyeti

zürriyetinden/neslinden

ذُرِّيَّةِ

ذرر

10

ademe

Adem

ادَمَ

-

11

ve mimmen

ve kimseden

وَمِمَّنْ

-

12

hamelna

taşıdık

حَمَلْنَا

حمل

13

mea

birlikte

مَعَ

-

14

nuhin

Nuh

نُوحٍ

-

15

ve min

ve

وَمِنْ

-

16

zurriyyeti

zürriyetinden/neslinden

ذُرِّيَّةِ

ذرر

17

ibrahime

İbrahim’in

إِبْرَاهِيمَ

-

18

ve israile

ve İsrail’in (Yakub’un)

وَإِسْرَائِيلَ

-

19

ve mimmen

ve kimseden

وَمِمَّنْ

-

20

hedeyna

doğru yola kılavuzladık

هَدَيْنَا

هدي

21

vectebeyna

ve seçtiğimiz (-den)

وَاجْتَبَيْنَا

جبي

22

iza

zaman

إِذَا

-

23

tutla

okunduğu

تُتْلَىٰ

تلو

24

aleyhim

onlara

عَلَيْهِمْ

-

25

ayatu

ayetleri

ايَاتُ

ايي

26

r-rahmani

Rahman'ın

الرَّحْمَٰنِ

رحم

27

harru

kapandılar

خَرُّوا

خرر

28

succeden

secde edenler/diz çöküp boyun eğenler (olarak)

سُجَّدًا

سجد

29

ve bukiyyen

ve ağlayanlar/göz yaşı dökenler (olarak)

وَبُكِيًّا

بكي

2306|19|58|أُو۟لَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ أَنْعَمَ ٱللَّهُ عَلَيْهِم مِّنَ ٱلنَّبِيِّۦنَ مِن ذُرِّيَّةِ ءَادَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِن ذُرِّيَّةِ إِبْرَٰهِيمَ وَإِسْرَٰٓءِيلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَٱجْتَبَيْنَآ إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ ءَايَٰتُ ٱلرَّحْمَٰنِ خَرُّوا۟ سُجَّدًا وَبُكِيًّا
58. Ulâikellezîne en’amallâhu aleyhim minen nebiyyîne min zurriyyeti âdeme ve mimmen hamelnâ mea nûhin ve min zurriyyeti ibrâhîme ve isrâîle ve mimmen hedeynâ vectebeynâ, izâ tutlâ aleyhim âyâtur rahmâni harrû succeden ve bukiyyâ(bukiyyen). (SECDE ÂYETİ)