Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Kehf) 18:98

Dedi: “Bu, bir rahmettir271 Rabbimden4; öyle ki, geldiği zaman vaadi Rabbimin4; yaptı onu yerle bir/dümdüz; ve oldu vaadi Rabbimin4 bir hak/bir gerçek.

-271-

271Merhamet. Rahmetin, merhametin tecelli etmiş haline en iyi örnek anne rahmidir. Kadın rahminin bebeğini sararak onun her türlü ihtiyacını gidermesi, her türlü korumayı sağlaması rahmetin en üst seviye tecelli etmesidir. Yüce Allah'ın rahmeti evreni bir anne rahmi gibi sarmıştır, kuşatmıştır. Rabbimizin rahmeti ahiret evreninde müminler için olacaktır.   

-4-

4Efendi, komuta eden.

Zülkarneyn, bu seddin Yüce Allah’tan gelen, zulme uğrayan bir kavim için bir rahmet olduğunu bildiriyor:

Açık ve net olarak anlarız ki zulme uğrayan bir topluma Yüce Allah rahmet etmiştir. Zülkarneyn’i vesile kılarak bu topluma yardım etmiştir. Yüce Allah bir kavme rahmetini bağışladığı vakit artık o kavme bir korku, bir hüzün asla olmaz. Kötülüklerden uzak kalır. Ancak Yüce Allah bir toplumdan rahmetini çekti mi artık o kavmin yüzü asla gülmez.

Zülkarneyn’in yaptığı seddi Yüce Allah bir zaman mutlaka yıkacaktır:

Anlarız ki Yüce Allah bu seddi bir zaman mutlaka yıkacaktır. Bu vaat kesinlikle gerçekleşecek olan bir vaattir; bir gerçektir. Seddi Yacuc ve Macuc yıkmayacaktır. Yüce Allah’ın bizzat kendisi yıkacaktır. Yüce Allah’ın emir ve işleri uygulamasına Yüce Allah’ın sünneti diyoruz. Deprem gibi doğal afetler Yüce Allah’ın ayetleridir. Anlıyoruz ki deprem veya benzeri bir doğal afetle bu setler bir zaman kesin olarak yıkılacaktır.

İki setten en az birisi ne zaman yıkıldı?

Ayetleri iyi anlamak için Kur’an’ı bir bütün olarak anlamak zorundayız. Yacuc ve Macuc kavimleri Enbiya suresi 96. ayetinde de geçer.

21:96 Ta ki açıldığı vakit önü Yacucun ve Yacucun; ve onlar her bir tepeden inerler/yayılırlar/çoğalırlar/ürerler.

21:97 Ve yaklaştı vaat, hak/gerçek; öyle ki, o vakit o donup kalandır; kâfirlik etmiş kimselerin gözleri; vah bize! Muhakkak olduk bir gaflet içinde bundan; evet! Olduk zalimler.

Kur’an bir bütün olarak okunmalıdır. Ayetler konu bütünlüğü dikkate alınmadan, cımbızla çeker gibi alınıp yorumlandığında yanlış anlaşılmalar kaçınılmazdır. Nitekim bu ayetler de yanlış anlaşılmıştır. 21:97 ayetindeki “vakterabel va’du” yani “ve yaklaştı vaat” geçişini kıyametin başlama zamanı olarak yanlış olarak anlarsak bu kez bir önceki ayette geçen Yacuc ve Macuc kavimlerinin önünün açılmasının kıyametin hemen öncesi olacağını anlamak zorunda kalırız. Bu anlayış yanlıştır. Kur’an’da kıyamet durumu saat kelimesi ile işaret edilmiştir. 54:1 ayetinde Yüce Allah ‘Yaklaştı saat’ buyurmuştur.

Vaat ise daha geniş bir kelimedir. Saati de kapsar. Yüce Allah’ın dinozorları yok eden gök taşını dünyaya düşürmesi de bir vaattir. Ancak saat değildir. Saat, evrenin tamamen yok olma sürecidir. Lut peygamberin kavmini yok eden ve havada patlayan “airburst’’ gök taşı da bir vaattir. Ancak saat değildir.

Vaadin yakın olduğu Rabb’imiz tarafından bildiriliyor. Vaat saat olmadığı için seddin yıkılması kıyamet gününe yakın olmak zorunda değildir. Hatta bu seddin Kur’an inmeden önce bir zamanda yıkılmış olduğu anlaşılabilir.

Setler nasıl yıkılmış olabilir?

Setleri depremlerin yıkmış olması en muhtemeldir. Arap yarımadası plakasıyla Avrupa plakası etkileşimi nedeniyle Kafkas Dağları depremler açısından son derece aktif ve büyük depremler üretebilen bir bölgedir. Yıkıcı depremlerin ciddi can ve mal kayıplarına yol açtığı bir bölgedir.

Aşağıdaki resimde MS 50 ile 2013 yılı arasında bu bölgede gerçekleşmiş olan depremler gösterilmiştir. Açık mavi kareler moment büyüklüğü 5 < Mw ≤ 6,5 olan depremlerin merkez üslerini, kahverengi kareler ise 6,5 < Mw ≤ 8 olan depremlerin merkez üslerini göstermektedir.

Görüldüğü üzere Daryal ve Derbent geçitleri tam da aktif fay hatları üzerindedir. Bu fayların da çok yıkıcı depremler oluşturmuş olduğu görülmektedir.

Elimizde II. Kiros Dönemi ve daha sonrasını gösteren (En erken veri MS 50’ye kadar) bu bölgede gerçekleşmiş deprem kayıtları maalesef yoktur. Ancak Yüce Allah’ın iş ve oluşları doğa güçleri aracılığıyla gerçekleştirdiği düşünüldüğünde II. Kiros’un demir destekli onardığı veya sağlamlaştırdığı setlerin daha sonra depremler nedeniyle yıkıldığını söyleyebiliriz. II. Kiros’un inşa ettiği setlerin ne zaman yıkıldığını kesin olarak bilemiyoruz. Ancak tarihi kayıtlara göre Derbent bölgesinde MS 1 ve 3. yüzyıllar arası önemli bir refah dönemi yaşanmıştır. 4. yüzyılda göçebe akınlarının yeniden başladığı anlaşılmaktadır. Bu akınlara karşı 5. yüzyılda Sasani hükümdarlığı kale ve surlarla önlemler almaya çalışmıştır.

Kesin olarak anlıyoruz ki Zülkarneyn’in inşa ettiği setler Kur’an inmeye başlamasından önce Yüce Allah tarafından yıkılmıştır. Yerle bir edilmiştir, dümdüz edilmiştir.

Yacuc-Macuc kavimlerinin her tepeden yayılmaları (çoğalmaları):

Yüce Allah’ın seddi bir zaman yıkmasıyla bu iki kavmin yani Kimmerler ve İskitlerin önündeki engel kalktığı için bu iki kavim tüm yeryüzüne yayılmıştır. Ayette geçen “yensilûn” kelimesinin yayılma dışında çoğalma anlamının da olması Kur’an’ın büyük bir mucizesidir. Bu kavimler yeryüzüne yayıldıkça nesiller olarak da çoğalmış ve yeryüzüne hâkim olmuştur. Genetik çalışmalar dikkate alındığında görülür ki günümüzde yeryüzünde yaşayan insanların çoğunluğu Y-DNA’sında haplo grup R taşımaktadır. Bu R haplo geni de Kimmerler (Yacuc) ve İskitlerle (Macuc) direkt olarak ilişkilidir. Diğer bir deyişle Yacuc ve Macuc kavimleri seddin açılmasıyla tüm yeryüzüne zaten yayılmışlardır.



(Kehf) 18:98

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

kale

dedi

قَالَ

قول

2

haza

bu

هَٰذَا

-

3

rahmetun

Bir rahmettir

رَحْمَةٌ

رحم

4

min

مِنْ

-

5

rabbi

Rabbimden

رَبِّي

ربب

6

feiza

öyle ki, zaman

فَإِذَا

-

7

ca'e

geldiği

جَاءَ

جيا

8

vea'du

vaadi

وَعْدُ

وعد

9

rabbi

Rabbimin

رَبِّي

ربب

10

cealehu

yaptı onu

جَعَلَهُ

جعل

11

dekka'e

yerle bir/dümdüz

دَكَّاءَ

دكك

12

ve kane

ve oldu

وَكَانَ

كون

13

vea'du

vaadi

وَعْدُ

وعد

14

rabbi

Rabbimin

رَبِّي

ربب

15

hakkan

bir hak/bir gerçek

حَقًّا

حقق

2236|18|98|قَالَ هَٰذَا رَحْمَةٌ مِّن رَّبِّى فَإِذَا جَآءَ وَعْدُ رَبِّى جَعَلَهُۥ دَكَّآءَ وَكَانَ وَعْدُ رَبِّى حَقًّا
98. Kâle hâzâ rahmetun min rabbî, fe izâ câe va’du rabbî cealehu dekkâ’(dekkâe), ve kâne va’du rabbî hakkâ(hakkan).