Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

Ta ki ulaştığı/vardığı zaman doğduğu yere Güneş’in; ve buldu onu (Güneş’i); doğdu (Güneş) üzerine bir kavim; asla yapmayız onlara onun (Güneş’in) astından bir örtü/bir siper.

(Kehf) 18:90

Zülkarneyn hükmettiği toprakların en doğusuna sefer düzenliyor:

Lydia’nın fethedilmesinden sonra Pers Kralı II. Kiros (Zülkarneyn) ülkesinin en doğusuna yani Güneş’in doğduğu yere seferler düzenlemiştir. Yukarıda anlatıldığı üzere Güneş’in battığı yer nasıl anlaşılması gerekiyorsa Güneş’in doğduğu yer de aynı şekilde anlaşılmalıdır. Böylece anlarız ki Güneş’in doğduğu yer Pers Kralı II. Kiros’un hükümdarlığının en doğu noktasıdır. Pers Kralı II. Kiros MÖ 545 ile MÖ 540 yılları arasında en doğuya bir sefer düzenledi. Doğudaki Gedrosia'ya karşı sefer düzenlemeye çalıştı ancak yenildi ve geri çekilmek zorunda kaldı. Gedrosia'daki başarısız girişimin ardından Pers Kralı II. Kiros, Baktriya, Arachosia, Sogdia, Saka, Chorasmia, Margiana ve doğudaki diğer vilayetleri ele geçirdi. MÖ 533'te Pers Kralı II. Kiros, Hindukuş dağlarını geçti ve İndus şehirlerini kendisine bağladı. Bu nedenle, Pers Kralı II. Kiros muhtemelen Hindistan'da vasallığa sahipti.

Zülkarneyn Güneş'in doğduğu yere gider.

Ülkesinin en doğusuna gelen Zülkarneyn seher vaktinde ufukta Güneş’i bir kavim üzerine doğarken görüyor;

Ayette “doğdu (Güneş) üzerine bir kavim; asla yapmayız onlara onun (Güneş’in) astından bir örtü/bir siper.” buyrulmuştur. Bu toplumda yaşayan insanların çıplak olduğunu anlıyoruz. Kadınlı erkekli, çoluk çocuk hepsi çıplaktır. Anlıyoruz ki Zülkarneyn’in rastladığı kavim antik Gedrosia'daki (Gedrosya’daki) günümüzdeki Belucistan ve Hindistan bölgesindeki ilkel kabilelerdir. Bu ilkel kabileler antik dönemde “balık yiyenler (Ichthyophagi)” olarak isimlendirilmiştir. Zülkarneyn’den çok sonra Büyük İskender'in (MÖ 356-323) doğu seferinden ülkesine dönüşü sırasında amirali Nearchus, Ichthyophagi “balık yiyiciler” adlı bir ırkın Gwadar ve Pasni bölgelerinin (Balochistan kıyıları) kıyılarında yaşadığından bahsetmiştir. 4. yüzyıl Peutinger Haritasında Belucistan sahil halkı olarak tanımlanırlar. Bu tür kabilelerin varlığı, bir İngiliz kâşif olan Sir Richard F. Burton tarafından doğrulanmıştır.

Tarihçi Herodot da Babillilerin hükümdarlık toprakları içinde sadece balık yiyen üç kabileden bahsetmiştir. Mutlak anlarız ki II. Kiros döneminde de sadece balık yiyen, nehir ve deniz kenarlarında yaşayan ilkel kabileler varmış.

18:90 ayetinde geçen “lem” edatı önemlidir. Yüce Allah ‘asla yapmayız onlara onun (Güneş’in) astından bir örtü/bir siper.’ buyurmuştur. Yüce Allah “lem” edatı kullanmış ise o eylemin asla ama asla gerçekleşmediğini ve asla gerçekleşmeyeceğini anlarız. 18:90 ayetinden anlarız ki bu bölgedeki bu kabilelerin varlığı kıyamete kadar devam edecektir. Onlarla Güneş arasına bir siper (örtü) koyulmayacaktır. Yani modern insanlar gibi kıyafet asla giymeyeceklerdir. Günümüzde de bu bölgelerde çıplak kabileler var mı? Evet, var. Günümüz Hindistan ülkesine yakın bölgelerin bazı adalarında Zülkarneyn’in gördüğüne benzer ilkel kabileler hâlen yaşamaktadır. Modern insanın vücudunda yerleşik hâlde bulunan virüs ve bakteriler bu ilkel kavimlerin insanları için ölümcül enfeksiyonlara neden olabilir. Bu nedenle bu kavimlerle temas yasaklanmıştır. Yakın zamanda bir Amerikalı maceraperest bu kavimlerden bir tanesiyle temas kurmuş ancak bu ilkel kavim kâşifi öldürmüştür. Etini de yedikleri düşünülmektedir. Yüce Allah’ın Kur’an ayetleri her daim doğrudur. Bu bölgede kıyamete kadar giysi giymeyen kabileler yaşayacaktır. Hindistan’a bağlı Kuzey Sentinel Adasında bu satırlar yazılırken bile Yüce Allah’ın kendilerine Güneş’in astından bir siper yapmadığı yani çıplak olan ilkel kavimler yaşamaktadır. Bu kavimler bu şekilde yaşamaya devam da edeceklerdir.

Aşağıdaki resimde Kuzey Sentinel Adasında yaşayan çıplak yaşayan ilkel bir kavim gösterilmiştir.


(Kehf) 18:90

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

hatta

ta ki

حَتَّىٰ

-

2

iza

zaman

إِذَا

-

3

belega

ulaştığı/vardığı

بَلَغَ

بلغ

4

metlia

doğduğu yere

مَطْلِعَ

طلع

5

ş-şemsi

Güneş’in

الشَّمْسِ

شمس

6

ve cedeha

ve buldu onu (Güneş’i)

وَجَدَهَا

وجد

7

tetluu

doğdu (Güneş)

تَطْلُعُ

طلع

8

ala

üzerine

عَلَىٰ

-

9

kavmin

bir kavim

قَوْمٍ

قوم

10

lem

asla

لَمْ

-

11

nec'al

yapmayız

نَجْعَلْ

جعل

12

lehum

onlara

لَهُمْ

-

13

min

مِنْ

-

14

duniha

onun (Güneş’in) astından

دُونِهَا

دون

15

sitran

bir örtü/bir siper

سِتْرًا

ستر


2228|18|90|حَتَّىٰٓ إِذَا بَلَغَ مَطْلِعَ ٱلشَّمْسِ وَجَدَهَا تَطْلُعُ عَلَىٰ قَوْمٍ لَّمْ نَجْعَل لَّهُم مِّن دُونِهَا سِتْرًا
90. Hattâ izâ belega matlıaş şemsi vecedehâ tatluu alâ kavmin lem nec’al lehum min dûnihâ sitrâ(sitren).