Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Kehf) 18:14

Ve bağladık kalplerini; kıyam167 ettikleri zaman; ve öyle ki dediler: “Rabbimiz4; Rabbidir4 göklerin ve yerin; asla çağırmayız O'nun astından bir ilâh74; muhakkak ki söylemiş oluruz o zaman sınırı aşan (bir söz).

-167-

167İnsanın yaratılış özelliği olan beynin (bedenle veya bedensiz) dikilmesi/ayağa kalkması; bir amaç için beynin (bedenle veya bedensiz) ayaklanması/hareketlenmesi.

-4-

4Efendi, komuta eden.

-74-

74Tanrı. Tektir; dengi/eşiti ve benzeri yoktur. Ne doğmuştur ne de doğurulmuştur. Gücünü, varlığını bizzat kendisinden alır ve sonsuz bir şekilde devam ettirir. Ebedi ve ezeli olandır; hiçbir yıkıma uğramadan, değişmeden, zayıflamadan, eksilmeden, sonsuz şekilde gücünü kuvvetini koruyandır. Kendisinden başka her şeyin O’na muhtaç olduğudur, hiçbir şeye bağlı olmadan hükmedendir. En yüce sıfatların sahibi olup dilediğinde tecelli ettirendir.

Bu ayetlerle yüce Allah gençlerin mağaraya girmeden önce başlarından geçen olayları özetlemektedir. 18:13 ayetinde işaret edildiği gibi bu gençlerin hidayet sahibi oldukları ortadadır. Kalpleri birbirine bağlanmıştır. Gönülleri birdir, hedefleri birdir, kararları birdir. Ayette geçen ‘iz kâmû’ “kalktıkları/dikeldikleri vakit” geçişini gençlerin uyandıktan sonra ayağa kalkmaları olarak anlamak yanlıştır. Gençlerin dikelmeleri müşrik ve kâfir olan sisteme karşı başkaldırmadır. Yönetime karşı ayağa kalkmaları, dikelmeleri, diklenmeleridir. Zaten sonrası gençler neden bu diklenmeyi yaptıklarını açıklamaktadırlar. Göklerin ve yerin Rabb’i varken onun astından bir ilah asla edinmeyeceklerini bildirmektedirler. Gençlerin şirke karşı bilinçli oldukları hemen anlaşılır. Doğruyu yanlıştan ayırma yetisi verilen bu gençler sistemin kendilerine dayattığı şirk dinini asla kabul etmeyeceklerini deklare etmişlerdir. 
(Kehf) 18:14

  # 

     Kelime    

    Anlam    

    Arapça    

 Kök 

1

ve rabetna

ve bağladık

وَرَبَطْنَا

ربط

2

ala

üzerini

عَلَىٰ

-

3

kulubihim

kalplerinin

قُلُوبِهِمْ

قلب

4

iz

zaman

إِذْ

-

5

kamu

kalktıkları/dikeldikleri

قَامُوا

قوم

6

fe kalu

ve öyle ki dediler

فَقَالُوا

قول

7

rabbuna

Rabb’imiz

رَبُّنَا

ربب

8

rabbu

Rabb’idir

رَبُّ

ربب

9

s-semavati

göklerin

السَّمَاوَاتِ

سمو

10

vel'erdi

ve yerin

وَالْأَرْضِ

ارض

11

len

asla

لَنْ

-

12

ned'ue

çağırmayız

نَدْعُوَ

دعو

13

min

مِنْ

-

14

dunihi

O'nun astından

دُونِهِ

دون

15

ilahen

bir ilah

إِلَٰهًا

اله

16

lekad

muhakkak ki

لَقَدْ

-

17

kulna

söylemiş oluruz

قُلْنَا

قول

18

izen

o zaman

إِذًا

-

19

şetaten

sınırı aşan (söz).

شَطَطًا

شطط

2152|18|14|وَرَبَطْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ إِذْ قَامُوا۟ فَقَالُوا۟ رَبُّنَا رَبُّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ لَن نَّدْعُوَا۟ مِن دُونِهِۦٓ إِلَٰهًا لَّقَدْ قُلْنَآ إِذًا شَطَطًا
14. Ve rabatnâ alâ kulûbihim iz kâmû fe kâlû rabbunâ rabbus semâvâti vel ardı len ned’uve min dûnihî ilâhen lekad kulnâ izen şetatâ(şetaten).