Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Hûd) 11:37
Ve sanayi olarak üret gemiyi gözlerimizin önünde ve vahyimiz603 (-le); ve hitap etme bana kimseler hakkında (ki) zulmettiler257; doğrusu onlar boğulanlardır.
-603-603Yüce Allah'ın bir resûl/elçi göndererek ya da ilham ettirerek ya da bir perde arkasından kullarından dilediğine ilettiği her türlü mesajdır. Bu mesaj illa ki tüm insanları ilgilendiren ayetler olmaz. Örneğin resûl Musa'nın annesine Yüce Allah oğlunun durumu hakkında vahy etmiştir; mesaj iletmiştir. Kutsal kitapların ayetleri de aynı şekilde vahy edilir. Ancak bunlar Yüce Allah'ın tüm insanlara rahmetinden gönderdiği kurtuluş reçetesi olduğu için kitaplaşması sağlanmıştır. Bizleri ilgilendiren, ahiret evreninde sınava tabi tutulacağımız vahiy işte bu kutsal kitaplardır. Sadece kutsal kitaplar. Şu an elimizde şerefli Kur'an var. Bu şerefli Kur'an'a tabi olduğumuzda mutlak ki  Yüce Allah'ın vahyine tabi olmuş oluruz.-257-

257Zulmeden, acımasız ve haksız davranan. En büyük zulüm Yüce Allah'a ortak koşmaktır; şirk günahını işlemektir. Yüce Allah'ın asla yetki vermediği şeyleri dinde hüküm koyucu edinmektir. En büyük zulüm resullerin deklere ettiği, beyan ettiği, okuduğu kutsal kitapları terk etmektir. Kutsal kitaplar haricinde tamamı zan olan talmud gibi, söylenti/hadis kitapları gibi kitaplara tabi olmaktır. 

null
(Hûd) 11:37

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

vesnei

ve sanayi olarak üret

وَاصْنَعِ

صنع

2

l-fulke

gemiyi

الْفُلْكَ

فلك

3

biea'yunina

gözlerimizin önünde

بِأَعْيُنِنَا

عين

4

ve vehyina

ve vahyimizle

وَوَحْيِنَا

وحي

5

ve la

ve

وَلَا

-

6

tuhatibni

hitap etme bana

تُخَاطِبْنِي

خطب

7

fi

hakkında

فِي

-

8

ellezine

kimseler

الَّذِينَ

-

9

zelemu

zulmettiler

ظَلَمُوا

ظلم

10

innehum

doğrusu onlar

إِنَّهُمْ

-

11

mugrakune

boğulanlardır

مُغْرَقُونَ

غرق


1508|11|37|وَٱصْنَعِ ٱلْفُلْكَ بِأَعْيُنِنَا وَوَحْيِنَا وَلَا تُخَٰطِبْنِى فِى ٱلَّذِينَ ظَلَمُوٓا۟ إِنَّهُم مُّغْرَقُونَ
37. Vasnaıl fulke bi a’yuninâ ve vahyinâ ve lâ tuhâtıbnî fîllezîne zalemû, innehum mugrekûn(mugrekûne).