Şerefli Kur'an'ın Türkçe Meali; Prof. Dr. İbrahim Esinler'in teviliyle...

(Yunus) 10:2
İnsanlara bir acayip/şaşılan mı oldu? Ki vahy603 ettik bir adama doğru onlardan ki; "Uyar insanları; ve müjdele iman47 etmiş kimseleri ki onlaradır gerçek/doğru bir kademe/kıdem Rableri4 indinde/katında"; dedi kâfirler25: "Doğrusu bu mutlak apaçık bir sihirdir."
-603-603Yüce Allah'ın bir resûl/elçi göndererek ya da ilham ettirerek ya da bir perde arkasından kullarından dilediğine ilettiği her türlü mesajdır. Bu mesaj illa ki tüm insanları ilgilendiren ayetler olmaz. Örneğin resûl Musa'nın annesine Yüce Allah oğlunun durumu hakkında vahy etmiştir; mesaj iletmiştir. Kutsal kitapların ayetleri de aynı şekilde vahy edilir. Ancak bunlar Yüce Allah'ın tüm insanlara rahmetinden gönderdiği kurtuluş reçetesi olduğu için kitaplaşması sağlanmıştır. Bizleri ilgilendiren, ahiret evreninde sınava tabi tutulacağımız vahiy işte bu kutsal kitaplardır. Sadece kutsal kitaplar. Şu an elimizde şerefli Kur'an var. Bu şerefli Kur'an'a tabi olduğumuzda mutlak ki  Yüce Allah'ın vahyine tabi olmuş oluruz.-47-

47Akılcı delillerle/kanıtlarla emin olma.

-4-

4Efendi, komuta eden.

-25-

25Örten, gizleyen, kapatan. Bir çiftçi tohumu toprağa gömüp üzerini kapatırsa tohuma kafirlik etmiş olur. Ayette kullanım yerine göre anlam alır. Kur'an'da genel olarak gerçeği/hakkı örtüp gizlemek olarak kullanılır. Kur'an'ın ayetlerinin gerçek anlamını örten/kapatan/etkisizleştirenler de kâfirdirler.  

null
(Yunus) 10:2

#

Kelime

Anlam

Arapça

Kök

1

ekane

olur mu

أَكَانَ

كون

2

linnasi

insanlara

لِلنَّاسِ

نوس

3

aceben

bir acayip/şaşılan

عَجَبًا

عجب

4

en

ki

أَنْ

-

5

evhayna

vahy ettik

أَوْحَيْنَا

وحي

6

ila

 doğru

إِلَىٰ

-

7

raculin

bir adama

رَجُلٍ

رجل

8

minhum

onlardan

مِنْهُمْ

-

9

en

ki

أَنْ

-

10

enziri

Uyar

أَنْذِرِ

نذر

11

n-nase

insanları

النَّاسَ

نوس

12

ve beşşiri

ve müjdele

وَبَشِّرِ

بشر

13

ellezine

kimselere

الَّذِينَ

-

14

amenu

iman etmiş

امَنُوا

امن

15

enne

ki

أَنَّ

-

16

lehum

onlaradır

لَهُمْ

-

17

kademe

kademe

قَدَمَ

قدم

18

sidkin

bir gerçek doğruluk

صِدْقٍ

صدق

19

inde

indinde/katında

عِنْدَ

عند

20

rabbihim

Rableri

رَبِّهِمْ

ربب

21

kale

dedi

قَالَ

قول

22

l-kafirune

kâfirler

الْكَافِرُونَ

كفر

23

inne

doğrusu

إِنَّ

-

24

haza

bu

هَٰذَا

-

25

lesahirun

mutlak bir sihirdir

لَسَاحِرٌ

سحر

26

mubinun

apaçık

مُبِينٌ

بين


1364|10|2|أَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا أَنْ أَوْحَيْنَآ إِلَىٰ رَجُلٍ مِّنْهُمْ أَنْ أَنذِرِ ٱلنَّاسَ وَبَشِّرِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَنَّ لَهُمْ قَدَمَ صِدْقٍ عِندَ رَبِّهِمْ قَالَ ٱلْكَٰفِرُونَ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌ مُّبِينٌ
2. E kâne linnâsi aceben en evhaynâ ilâ reculin minhum en enzirin nâse ve beşşirillezîne âmenû enne lehum kademe sıdkın inde rabbihim, kâlel kâfirûne inne hâzâ le sâhırun mubîn(mubînun).